Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


EMANETİ TAŞIMAK


Nasılsın diye sordum.

Çok şükür, ?emaneti taşıyoruz? diye cevap verdi.

Bu cevaba ilk önce pek bir anlam veremedim.


Ne zaman aynı soruyu sorsam yine hep aynı cevabı aldım.


?Çok şükür emaneti taşıyoruz.?


Zaman ilerledikçe ve samimiyetin arttıkça cevabın esrarını çözer gibi oldum. Evet, bana böyle cevap veren arkadaş, taşıdığı cana, yaşadığı hayata ?emanet? gözüyle bakıyordu. Böyle düşündüğü içindir ki nasılsın sorusuna her defasında emaneti taşıyoruz cevabını veriyordu.


Aslında bu cevap kadim bir kültürün tezahürü.


Dil, kültürün en önemli taşıyıcısı.


Kişinin verdiği cevaptan kültürü, bilgisi, görgüsü, hayat anlayışı hakkında hükümlere varabiliriz. Eskiler lisan-ı beyan aynıyla insandır, demişler. Yani insan konuştuğu kadar insandır. İnsan ne konuşuyorsa odur.


Bilge bir kişiye, bir kişinin zekâsını nasıl anlarsınız demişler. Konuşmasından demiş.


Ya konuşmazsa nasıl anlarsınız demişler.


Henüz o kadar zekisine rastlamadım cevabını vermiş.

Her insan az ya da çok konuşur. Lisanla konuşmazsa hâl ile konuşur.

Arkadaşın ?emaneti taşıyoruz? cevabından anladığıma göre taşıdığımız can, yaşadığımız hayat hâsılı her şeyimiz aslında bizim değil. Bize tevdi edilmiş birer emanet. Biz bu emanetleri muvakkaten kullanıyoruz. Bu emanetlerin asıl sahibi var. Emanetin asıl sahibi bizim zannettiğimiz emanetlerin hesabını bir gün bizden soracak.

İnsanoğlu üzerindekilerin birer emanet olduğunun şuurunda olursa ona göre yaşar. Emanetlere ona göre göz kulak olur. Zamanı gelince hesabını vermesi kolay olur.


Kibre, gurura kapılır. Ne emanetiymiş, her şey benim, benim hayatıma kim ne karışır, deme gafletinde bulunursa emanete ihanet etmiş olur. Emanete ihanet nankörlüktür. Nankörlük nimeti inkârdır.


Her şey emanet.


Can emanet, canan emanet, hayat emanet, memat emanet, mal emanet, mülk emanet. Aldığımız nefes, duyduğumuz heves emanet. Bizatihi kendimiz emanetiz.

Peygamberimiz öyle buyurmuyor mu?

Erkeklere hitaben: ?Kadınlar size Allah´ın birer emanetidir.?

İnsanların karşılıklı birer emaneti olduğunun idraki içerisinde olanlar hiç kötülük yapabilirler mi? Birbirlerine zarar verebilirler mi? Birinin kılına dokunabilirler mi?

Asla. Bunları yapmamak için emanet bilinci içerisinde olurlar.

Bazı kendini bilmez güruh, kürtaja hayır nümayişinde ?bu beden benim, istediğim gibi kullanırım, kimse karışamaz? pankartları taşıyorlardı.

Ne demek benim, kimse karışamaz!

Bu vücudun bir yaratanı, bir sahibi yok mu?

?Hadi ötelerden haberi yok diyelim, anası, babası, kardeşleri, kocası da mı karışamayacak?

Bal gibi de karışır ve hesabını da sorar. Soruyor da.

Emanetin şuurunda olmamak anarşiyi doğurur. Hayatı yaşanmaz ve çekilmez hale getirir. Emanetin bilincinde olmak ve ona göre yaşamak, huzurun teminatıdır.

Aslında hiçbir şey bizim değildir. Bizim gibi görünen şeylerin görünmeyen bir sahibi vardır. Görünmeyeni görebilmek, her şeyin emanet olduğunu anlayabilmektir.

Hepimiz birer emanetçiyiz ve birer emanet taşıyoruz.

Nasılsın sorusuna ?çok şükür emaneti taşıyoruz? cevabının asıl manasını şimdi çok daha iyi anlıyorum.

Çok şükür ben de emaneti taşıyorum.


Ne zamana kadar?


Onu emanetin sahibi bilir.

Allah´a emanet olun.