Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


EVLADİYELİK

EVLADİYELİK


    Bunu , ''evladiyelik'' bir deftere yaz getir, dediğimde anlamıştım anlamının bilinmediğini.
     Düşünerek söylememiştim kelimeyi, bir çırpıda çıkmıştı ağzımdan. Demek ki kelime hazinemde varmış. Anladım ki pek kimse anlamamıştı kurduğum cümleyi.
    Mecburen ''evladiyelik ne oluyor hocam'' diye sual ettiler. Kısa bir sorgulama yaptım, doğruydu pek kimsenin anlamadığı.
    Evladiyelik kelimesi değerini ve güncelliğini yitirmiş miydi acaba?
     Sınıfa, Hz Ali'nin bir sözünü kompozisyon olarak yazıp gelmelerini söylemiştim. '' Kendisi eğri olanın gölgesi de eğri olur.''
     Zamanı gelince, kendine güvenen öğrencim yazmış olduğu kompozisyonunu okudu. Denilenler doğruydu ama usul yanlıştı. Oysa usul esastan önce gelir diye bir kaide vardı.
    Usuldeki hata neydi?
     Kompozisyon adeta paçavra bir kağıda yazılmıştı, hem de bu imkanların bolluğunda. Muhteva oldukça güzeldi ama şekil bozuktu. İçindeki fikirlere acıdım. Yüksek not alacağını ümit eden öğrencim bir anlık hayal kırıklığına uğradı. Söyleyeceğimi o an söyledim.
    '' Kompozisyonun, konuyu ele alışın, ifadelerin, fikirlerin güzel. Bu kadar güzel bir yazının sonraki  nesillere de intikal etmesi gerekir. Elindeki paçavrayla bu imkansız. Bunu ''evladiyelik'' bir deftere yaz getir. O zaman yeniden değerlendiririz.''
    İşte bir anda '' evladiyelik'' kavramı sınıfın gündemine oturdu. Peş peşe sorular geldi. Dilimin döndüğünce izaha çalıştım. Yeterli görmedim. Sözlüğe baktım. Bir de oradan kitabi cevap verdim. Kelimenin kendisi ve anlamı çok hoşlarına gitti. Bundan böyle evladiyelik birer defter tutmaya söz verdiler.
    Ne güzel kelimemizdin sen ''evladiyelik''
    ''Evlattan evlada miras kalan, intikal eden, ebedi kalan '' demek.
     Bir defa kelimenin anlamında derinlik var,  nesilden nesile miras var.
    Benim eserim evladıma dahi kalmayacaksa yaşamamın ne anlamı var?
    İnsanlar, şu babamdan, şu anamdan, şu dedemden, şu ninemden kaldı diyemeyecekler mi?
        Günümüzde maalesef diyemiyorlar.
    Çünkü modern(!) hayatta günlük yaşıyoruz. Hızlı yaşıyor, hızlı tüketiyoruz. Nefsimiz için yaşıyor, gelecek nesilleri hiç mi hiç düşünmüyoruz.
    ''Evladiyelik'' bizim kalite belgemizdi, hayat sigortamızdı.
    Eskiden bir eşya satılırken kalitesini vurgulamak için '' evladiyelik'' diye sunulurdu.
    Dayanıklılığı, sağlamlığı, kaliteyi, ciddiyeti, emeği içinde barındırırdı. Bir eşya alırken sadece kendini düşünme, evlatlarının da düşün, der gibi  deruni  bir anlam ihtiva ederdi.
Bir eşya evladiyelikse  hiç korkma, gözün kapalı al.
     Kaçımızın evinde evladiyelik eşya var acaba? Evimde bana babamı, anamı, dedemi, ninemi hatırlatan ne var acaba? İnanın çok şey var demek isterdim ama maalesef söyleyemiyorum.
    Evladiyelik, geçmişle gelecek arasında köprüdür. Millet olmanın çimentosudur. Kaldırın evladiyelik kavramını,  tesbihin taneleri gibi dağılırız. Bizi bir arada tutan ''evladiyelik'' şuuruna sahip olmamızdır.
    Başkalarının düşünmek, başta evladını düşünmekten geçer. Evladını düşünmeyen başkalarını hiç düşünmez.
    Hızla tüketen bir toplum haline geldik. Günübirlik alıyor, hemen tüketiyor ve akabinde çöpe atıyoruz. Aslında harcadığımız biziz, yani insanlığımız. Bir nevi geleceğimizi harcıyoruz.
    ''Evladiyelik'' geleceğimize bırakabileceğimiz en büyük mirasımız.
    ''Evladiyelik'' e sahip çıkmak, kendimize sahip çıkmaktır.
    He işiniz günübirlik değil ''evladiyelik'' olsun.