Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Ahmet SEZGİN


"EY YOLCU, BIRAK! BEN YALNIZ AĞLAYAYIM!"


15 Temmuz´dan sonra şehitlerimiz, her yerde rahmet ve minnetle anılıyor, onlar adına etkinlikler yapılıyor, farklı yerlere 15 Temmuz şehitlerimizin isimleri veriliyor. Ne kadar güzel! Allah, ülkemizi savaş ve işgalden kurtaran şehitlerimize rahmet, ailelerine de sabırlar ihsan etsin.

Allah Resulü (sav): "Vatan sevgisi, imandandır." buyurduğu için o uğurda Allah için can verenler, şehittir bizim için. "Canların canı uğrunda can verenler", şehittir Allah indinde. Allah katında her daim diri olan şehitler için "demokrasi şehidi" gibi ucube yakıştırmalar yapan mankurtlar; ölüleri şehit yapan İslam´ın ruhunu, cihadı, şehadeti, fethi, "i´lay-ı kelimetullah"ı, ?Çanakkale ruhu?nu anlayamayanlar, "hilal uğrunda batan güneşler"i de anlayamazlar. Hilal-i ahmeri, tevhidi, ezanı, bayrağımızı, istiklalimizi, kutsallarımızı anlayamayanlar; "bir gül bahçesine girercesine şu toprağa giren" kınalı kuzuları ve onların onurlu ama acılı ailelerini de anlayamazlar.

Bu milletin kanı ve gözyaşı üzerinden kendilerine menfaat elde edenler, anlayamazlar şehit ailelerini ve bu değerlere inananları. Kefensiz yatan şehitlerin koynunda yattığı bu vatanı ?babalarının çiftliği? sanan yürekleri kararmışlar; yüreği ve alnı tertemiz ?siyah Türkler?in, yani gerici olarak yaftaladıkları samimi Müslümanların deruni duygularını anlayamaz. Şehitlerimizi, sadece ay yıldızlı al bayrağa sarılı tabutu başında gözyaşları akıtan şehit aileleriyle ilgili haberleri izlerken hatırlayanlar, ?vatan, millet, Sakarya? edebiyatı yapanlar anlayamazlar şehitleri ve ailelerini.

Bu fani dünyada sevgisine doyamadığım canım ağabeyim, Özel Harekât´ta polisken 1996 yılında 32 yaşında şehit olmuştu. O; vatan, bayrak, hilal, ezan, şehadet, din, namus, vatanın bütünlüğü gibi yüce değerlere bağlı yiğit ve mert bir insandı. PKK ile mücadele etmek için gittiği dağlarda bile Kur´an okuyordu o. "Ölürsem şehit, yaşarsam gazi olurum inşallah." diyordu. Yıllarca yüreğinde taşıdığı yüce değerleri yaşamak, yaşatmak ve yüceltmek adına gönüllü gitmişti Güneydoğu´ya, terörle mücadeleye. Ama o, bir sürü ihanet ve zulme şahit olmuştu.

Hasretine dayanabilmek için fotoğrafına bile yıllarca bakamadığım şehit ağabeyimin acısını inançlarımın verdiği sabır ve dua ile hafiflettim. Yetim evlatlarının üşüyen yüreklerini de sevgi ve merhametle ısıtmaya çalıştım. Şehidimin çocuğuna hastanede kan lazım olunca, "Kan bul acele." dediler. Hâlbuki onun kanını, şehit babası kanıyla ödemişti ama yetmiyordu işte. Kaç kişi, şehit ana ve babasının, eş, kardeş ve çocuklarının derdiyle ilgilendi? ?Ateş düştüğü yeri yakar? sözü ne kadar da doğruymuş? Bir şiirimde ifade ettiğim gibi: ?Halimize ölüler ağlar, sağır oldu sağlar!/ Gül ağlar, bülbül ağlar, su çağlar!/ Hilale bakıp sessizce ağlıyor yıldızlar!/
Annem, dualarıyla yüreğimize sabır bağlar.?

"Yahu hocam, ne kadar da karamsarsınız öyle!" diyeceklere, ben de şimdiden evet, çok haklısınız, her sene şehitler günü var ya, orada birkaç nutuk çekilir ve görevimizi yerine getirmiş oluruz, diyorum. Hani bir meşhur şarkı vardı ya: ?SENEDE BİR GÜN!?

Sahte ulusalcı, solcu, vatansever ve mücahitler, nutuk çekmeye devam etsinler! Ne diyordu Orhan Veli: "Neler yapmadık şu vatan için/ Kimimiz öldük, kimimiz nutuk çektik!"

İstiklal ve İslam şairimiz Mehmet Akif´in mısralarıyla bitireyim sözümüzü: "Bana vahdet gibi bir yâr-ı müsaid lazım/ Artık ey yolcu, bırak! Ben yalnız ağlayayım!"