Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


EY ŞEY GENÇLİĞİ

EY ŞEY GENÇLİĞİ


Tam olarak ne zamandan beri mezuniyetle ilgili planlı ve programlı törenler yapılıyor bilmiyorum. Bilinen o ki her üniversite belirlediği bir tarihte “Kep töreni” olarak bilinen mezuniyet programları yapmakta.

Önce üniversitelerde başlayan bu adet zaman içinde lise, ortaokul, ilkokul derken an sınıfların kadar geldi.

İnsanlar beğendileri şeyleri taklit edebilir, örnek alabilir. Bu gayet normal bir şey. Ayrıca bir tercih meselesi.

Bu okullardan ilkokul ve üniversite benim açımdan diğerlerine göre farklı bir yerde. Çünkü biri eğitim-öğretimin ilk; diğeri son ayağını temsil ediyor.

Daha ilkokul çağlarında okuma yazmayı ve bazı temel insani davranışları öğrenmeye başlayan fert; üniversite ile akademik ve sosyokültürel yanlarını geliştirerek mezun oluyor. Bundan sonraki zamanlarda ise işin büyük kısmı kendi gayretine bağlı.

Akademik bilgiler zamanla değişebilir. Çünkü her gün yeni bir şeyler keşfediliyor. Ancak insani ve ahlaki vasıflar hemen hemen her dönemde aynı kalıyor.

Bu kadar mukaddimenin ardından konuyu bir üniversitenin yapmış olduğu mezuniyet törenine getirmek istiyorum.

Tabiri caizse bizim küçük çocuğumuzun mezuniyet törenine katılmak için Ankara’nın yolunu tuttuk. Malum veliler çocuklarının mezun olduğuna dair programı görmek; ayrıca çocuklar da ana ve babalarını orada görmek istemesi en tabii hakları.

Gönderilen davetiyedeki saatlere uyarak okula vardık. Birkaç kişi daha gelmişti. Programın başlamasına 15 dakika kala program sunucuları boş mekânlara karşı bazı hatırlatmalar yaptı. Hatta kaç dakika sonra törenin başlayacağını duyurdu. Biz yerimizi aldık. Mekân pandemi kurallarına göre çok uygun ayarlamış. Kimlerin nereye oturacağı, hatta oturmayacağı belirlenmiş. Her şey veliler ve “Üniversite mezunu” öğrencilerin yerini almasına bağlı.

Sunucu ikinci uyarıyı da yaptı. Bizlere neler yapacağımızı duyurdular. Önce biraz kızar gibi olduk uyarılara. Sanki bilmiyoruz gibi şeyler geçti içimizden. Zaman içinde oturma alanında görevlilerin öğrencilerden daha fazla olduğunu görünce hak verir gibi olduk.

Sunucu ne program akışını sunarken zamanı da hatırlatıyordu. Altı dakika kaldı, dört dakika kaldı, iki dakika kaldı, son bir dakika vs…

Sunucu sadece saniyeleri saymadı…

Sonra program başladı. Yetkili kişi çok anlamlı bir konuşma yaptı. Tabi bizler dinliyormuş gibi görünüp konuşmanın bittiğine sevinip alkışladık.

Erkekler pantolon üzerine cübbelerini giymiş vaziyette etrafta dolanırken çoğunun gömleğinin yakasından üç düğme açık, kiminin gömleğinin bir kısmı cübbe eteği ile dans ediyordu. Kız öğrenciler giydikleri “her şeyin” markasının da okunması için gayret göstermiş olup gözü seçenlerin okumasına yardımcı olmuşlardı.

Törenin en hazin yanı ismi okunan öğrencinin orada olduğu halde tören alnından zamanında geçmemesi olmuştur. Orada olduğu birkaç dakika sonra “Ben buradayım” diye kendisini hatırlatmasıyla ortaya çıkmaktadır.

Yani daha yolun başında disiplinsizlik başlamıştır. Tören denilen şey ömürde bir defa olur. Siz hem orada olacaksınız, hem de anonsu duyamayacak kadar meşgul olacaksınız. Ve ülkenin geleceğini temsil edeceksiniz…

Bu fikirlerimi yanımdakilere anlatınca bana “Bakma sen buraya, ülkede yüzlerce üniversite var her yer aynı değildir” diye yüreğime su serpen bir açıklama yaptılar.

Bu açıklamadan sonra biraz rahatlatır gibi olsam da aklıma “Parça bütünün temsilcisidir” diye bir söz geldi.

Neyse gençlik bizim…

Gelecek te…

Geçmeyen zaman olmaz.

O gelecek de gelir.

Başa gelen çekilir

EY ŞEY GENÇLİĞİ

Tam olarak ne zamandan beri mezuniyetle ilgili planlı ve programlı törenler yapılıyor bilmiyorum. Bilinen o ki her üniversite belirlediği bir tarihte “Kep töreni” olarak bilinen mezuniyet programları yapmakta.

Önce üniversitelerde başlayan bu adet zaman içinde lise, ortaokul, ilkokul derken an sınıfların kadar geldi.

İnsanlar beğendileri şeyleri taklit edebilir, örnek alabilir. Bu gayet normal bir şey. Ayrıca bir tercih meselesi.

Bu okullardan ilkokul ve üniversite benim açımdan diğerlerine göre farklı bir yerde. Çünkü biri eğitim-öğretimin ilk; diğeri son ayağını temsil ediyor.

Daha ilkokul çağlarında okuma yazmayı ve bazı temel insani davranışları öğrenmeye başlayan fert; üniversite ile akademik ve sosyokültürel yanlarını geliştirerek mezun oluyor. Bundan sonraki zamanlarda ise işin büyük kısmı kendi gayretine bağlı.

Akademik bilgiler zamanla değişebilir. Çünkü her gün yeni bir şeyler keşfediliyor. Ancak insani ve ahlaki vasıflar hemen hemen her dönemde aynı kalıyor.

Bu kadar mukaddimenin ardından konuyu bir üniversitenin yapmış olduğu mezuniyet törenine getirmek istiyorum.

Tabiri caizse bizim küçük çocuğumuzun mezuniyet törenine katılmak için Ankara’nın yolunu tuttuk. Malum veliler çocuklarının mezun olduğuna dair programı görmek; ayrıca çocuklar da ana ve babalarını orada görmek istemesi en tabii hakları.

Gönderilen davetiyedeki saatlere uyarak okula vardık. Birkaç kişi daha gelmişti. Programın başlamasına 15 dakika kala program sunucuları boş mekânlara karşı bazı hatırlatmalar yaptı. Hatta kaç dakika sonra törenin başlayacağını duyurdu. Biz yerimizi aldık. Mekân pandemi kurallarına göre çok uygun ayarlamış. Kimlerin nereye oturacağı, hatta oturmayacağı belirlenmiş. Her şey veliler ve “Üniversite mezunu” öğrencilerin yerini almasına bağlı.

Sunucu ikinci uyarıyı da yaptı. Bizlere neler yapacağımızı duyurdular. Önce biraz kızar gibi olduk uyarılara. Sanki bilmiyoruz gibi şeyler geçti içimizden. Zaman içinde oturma alanında görevlilerin öğrencilerden daha fazla olduğunu görünce hak verir gibi olduk.

Sunucu ne program akışını sunarken zamanı da hatırlatıyordu. Altı dakika kaldı, dört dakika kaldı, iki dakika kaldı, son bir dakika vs…

Sunucu sadece saniyeleri saymadı…

Sonra program başladı. Yetkili kişi çok anlamlı bir konuşma yaptı. Tabi bizler dinliyormuş gibi görünüp konuşmanın bittiğine sevinip alkışladık.

Erkekler pantolon üzerine cübbelerini giymiş vaziyette etrafta dolanırken çoğunun gömleğinin yakasından üç düğme açık, kiminin gömleğinin bir kısmı cübbe eteği ile dans ediyordu. Kız öğrenciler giydikleri “her şeyin” markasının da okunması için gayret göstermiş olup gözü seçenlerin okumasına yardımcı olmuşlardı.

Törenin en hazin yanı ismi okunan öğrencinin orada olduğu halde tören alnından zamanında geçmemesi olmuştur. Orada olduğu birkaç dakika sonra “Ben buradayım” diye kendisini hatırlatmasıyla ortaya çıkmaktadır.

Yani daha yolun başında disiplinsizlik başlamıştır. Tören denilen şey ömürde bir defa olur. Siz hem orada olacaksınız, hem de anonsu duyamayacak kadar meşgul olacaksınız. Ve ülkenin geleceğini temsil edeceksiniz…

Bu fikirlerimi yanımdakilere anlatınca bana “Bakma sen buraya, ülkede yüzlerce üniversite var her yer aynı değildir” diye yüreğime su serpen bir açıklama yaptılar.

Bu açıklamadan sonra biraz rahatlatır gibi olsam da aklıma “Parça bütünün temsilcisidir” diye bir söz geldi.

Neyse gençlik bizim…

Gelecek te…

Geçmeyen zaman olmaz.

O gelecek de gelir.

Başa gelen çekilir