Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Nazmi KILIÇ


FARKLI RAMAZANIN BAYRAMI

FARKLI RAMAZANIN BAYRAMI


    Günlük hayatımızda kullandığımız "Sayılı gün çabuk geçer." ifadesinin esasında psikolojik bir temeli var. Bizi terk edip gitmesini istemediğimiz günler, su gibi akıp geçiyor. On bir aydır hasretle beklediğimiz Ramazan ayını son günlerini yaşıyoruz.     Ramazan, bu ayın Allah katındaki değerini, bu ayda yapılan ibadetlerin sevaplarının katlanarak geri döneceğini bilen bir Müslüman için çabuk geçti. İçinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemde çok farklı bir Ramazan yaşadık. Görünen o ki bayramımızda farklı olacak. 
    Yüce Rabbimizin bütün zamanı kıymetlidir. Ama geride bıraktığımız Ramazan ayının kıymeti insanlık âlemi ve özellikle biz Müslümanlar için bir başka kıymetlidir. Bu her saniyesi bile bir hazine değerinde olan mübarek Ramazan ayını bitirip bayrama kavuşmanın ayrı bir heyecanını da yaşayacağız. 
    Her yıl bu mübarek aya kavuştuğumuzda içimizi bambaşka duygular kaplar. Her anını değerli bilir ve değerlendirmeye çalışırız. Her daim nefsimizle mücadele içinde oluruz. Kimi zaman açlığımızı ve susuzluğumuzu bastırmaya çalışırız. Kimi zamanda bu açlığın ve susuzluğun getirdiği öfkemizi yenmeye gayret ederiz. Oruca niyet eden insan sadece yiyip içmeye ara vermez. Ağzımıza, midemize oruç tutturduğumuz gibi, diğer duygularımızı da onların yardımına göndeririz.  
    Zaten mükemmel oruç da bu şekilde tutulan oruç değil midir? Yani mide ile birlikte göz, kulak, kalp, hayal ve düşünce gibi diğer duygular da bir çeşit oruç tutarlar. Her birisi kendisine göre bir ibadete başlar. Davranışlar oruca göre şekillenir, planlanıp programlanır. 
Dilin orucu, yalandan, gıybetten ve çirkin sözlerden uzak durmasıdır. Bunların yerine Kurân, zikir, tesbih, salavat ve istiğfar gibi ibadetlerle meşgul olmasıdır.
    Gözün orucu, harama bakmamaktır. Kulağın orucu, lüzumsuz sözleri işitmemektir. Bunların yerine göz ibretle bakmaya, kulak hak sözleri, Kuranı dinlemeye çalışır. Kalp, hayal ve fikir gibi duygular da güzel şeyleri düşünür.
    Böylece mide ile birlikte bütün duygular da oruç tuttuğu için, boş yere aç susuz kalmamış olur, neticede mükemmel bir oruca yaklaşır.
    Peygamberimiz, Ramazan ayında diğer aylardan daha çok ibadet ederdi. Son on günde ise ibadetlerini biraz daha artırır, geceleri ihya eder, ailesini de uyandırırdı. O halde Ramazan ayında bazı işleri rutinleştirmek gerekir. Bu rutin işler şunlardır.     Her zaman yapıldığı gibi yatsı namazı cemaatle kılınır. Diğer gecelerden farklı olarak kılınabildiği kadar nafile gece namazı kılınır. Bir de bu gecelere özel bir dua tavsiye edilir. "Allahım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet."
    Biz oruç tutarız, oruç bizi tutsun diye. Oruç tutan bir Müslüman, iç ve dış dünyasını kötülüklere geçit vermemek için adeta bir zırhla örmüş gibidir . Zira Hz.     Peygamberimizden gelen rivayetlerde, inanarak ve karşılığını da sırf Allah'tan bekleyerek Ramazan ayını namazla, oruçla geçiren ve Kadir Gecesini ihya eden bir Müslüman'ın günahlarının bağışlanacağı ifade ediliyor.
    Ramazan ayı, Kuran ve ibadet ayı olduğundan, gündüzleri oruçlu insanların, gecelerini, gündüz ki orucun sevabını yok edici davranışlarda bulunmaması gerekir. Onun için de insan, Ramazan ayında her yönüyle kendini hesaba çekmeli. Yaptığı güzelliklere devam etmeli, yapmaması gerekip de yaptığı yanlışlardan da vazgeçip, tövbe yapmalıdır. Deyim yerindeyse yeniden doğmak için ramazan ayı bizler için kaçırılmayacak fırsattır. 
    Seneye tekrar kavuşacağımız umuduyla bu mübarek aya “Güle güle Sultan”ım diyoruz. Senden sonra ise “Bayram”ınla avunacağız. Seni her ne kadar özle sekte, rahmetini, bereketini dileyerek tekrar kavuşabilmeyi ümit ederek uğurlamanın derin hüznünü yaşıyoruz. Seneye kavuşanlarımız aynı hislerle seni karşılarlar ve uğurlarlar inşallah. Ömrümüzün kalan bütün anını bayram sevincindeki gibi doyasıya yaşayarak ömrünüzü sağlık, mutluluk ve esenlikler içinde geçirmenizi dilerim. Geçmişte kıymetini bilemeden yaşadığımız Ramazan ve Bayramları yaşamak umuduyla. Sağlıcakla kalın.