Bugün, 29 Nisan 2024 Pazartesi

Yılmaz İMANLIK


FİZME’DE BAYRAM SABAHI –IV

FİZME’DE BAYRAM SABAHI –IV


 Ceviz ağaçlarının henüz kokusunu yitirmediği zamanlardı…
      Daha bayram yerine varmadan duyardınız ceviz kokularını. Çubuklara dizilmiş köftelerin mis gibi kokusu ayrı bir çeşni katardı bu kokuya. Yaylaların koynundan doğup gelen o pırıl pırıl akan derenin serinliği uzaklardan vururdu yüzünüze. Su sesi yanık bir Anadolu türküsü gibi çekerdi sizi ceviz ağaçlarının gölgesine…
   Soğuk betonların çimenleri esir alamadığı zamanlardı…
   Çimenlere basmak yasak da değildi. Eş, dost, akraba ile birlikte dere kenarında üzüm, karpuz ve kırmızı yaz helvamızı alıp çimenlerin üstünde dünyanın en güzel ziyafetini çekerdik kendimize.  Sonra kırmızı yaz helvaları da kayboldu.
   Bizim siyah, sarı Ufuk marka gazozlarımız vardı bizden olan. O zamanlar Pepsi, Kola ha-yatımıza girmemişti. Gazoz kapakları biriktirirdik hayallerimizle birlikte. Ne kadar çok gazoz kapağınız varsa o kadar zengin sayılırdınız.
    Ceviz ağaçlarının gölgesinde pıtık oynayan çocuklara ne oldu sahi? Renk renk pıtıklarda çocukluğumuzun renkli dünyaları vardı. Bayram demek, pıtık oynamak demekti birçok çocuk için.
    Dere ile aramıza soğuk beton duvarların örülmediği ve derenin bize gönül koymadığı zamanlardı…
    Serin sularda özgürce elimizi, yüzümüzü yıkayabiliyorduk. Ayaklarımızı suya sokabiliyorduk. Aldığımız meyve ve sebzeleri derenin soğuk sularında yıkayabiliyorduk. İki arkadaş kayaların üstüne oturup hasretle muhabbet edebiliyorduk…
   Ceviz ağaçlarının zamana meydan okurcasına dik durduğu zamanlardı…
   Sahil ne oldu ceviz ağaçlarımıza? Kahırlarından mı yıkıldılar yoksa birileri mi vurdu baltayı boyunlarına? Bir şekilde yıkılsalar bile onların yerine yeni fidanlar dikmek ne kadar zordu değil mi(!)
    Doğa harikası bir bayram yerimiz vardı. Trabzon’da Uzungöl neyse bizim bayram yerimiz de öyleydi. Belki de buranın Sit alanı ilan edilip koruma altına alınması gerekirdi.
     Kaybettiğimiz değerlerin pişmanlığını bu kadar derinden yaşamadığımız zamanlardı…
      Belki de bizim çocuklarımız o ceviz ağaçlarının kokusunu hiç duymayacak. Çubukta köfte yemeyecekler. Ufuk marka gazozun tadını hiç bilmeyecekler. Bayramı bayram gibi yaşayamayacak ve belki de zamanla bayram yerine hiç gitmeyecekler…
     Onlara beton yığınları yerine tertemiz pırıl pırıl bir doğa bırakalım. İnanın hiç zor değil. Sadece isteyelim yeter…