Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Garpu Kale


Salıpazarı ilçesinin Konakören sınırları içinde bir kale. Denizden yüksekliği 965 m.

Terme´ye geldiğim ilk yıllarda kalenin varlığından haberim yoktu. 1986 yılında Suluca Mahallesi´ne bir okul yapımı için Konakören Köyü Merkez Mahallesi´ne kadar gittiğimizde, köyün tepesinde bir kale olduğundan söz edildi.

Sonraki yıllarda da bahsi geçince bende kaleyi ziyaret etme isteği uyandı. Fakat bir türlü gerçekleşmedi.


Nihayet Salıpazarı Sarıhasan Köyü İmam Hatibi İsa Düdükçü´den davet alınca gitmeye karar verdim. İsa, benim Terme İmam Hatip Lisesi´ndeki eski öğrencilerimdendir. Okul yıllarında efendi kişiliğinin yanı sıra atletizm yarışlarındaki başarısı ile de tanınıyordu. Koşuları hep önlerde bitirirdi. Yıllar içinde özelliklerine özellikler katmış. Neredeyse 10 parmağında 11 marifet var.


Asıl görevi imamlık. Ancak o bu görevi dışındaki zamanlarını da en iyi şekilde değerlendirmiş. Kibrit çöplerinden, kartonlardan maketler yapıyor. Ahşap üzerine yakma tekniği ile resimler çiziyor. Çeşitli el işleri yapıyor. Son iki yıldır

Uluslar arası İstanbul Avrasya Maratonuna katıldığını biliyorum. Salıpazarı gibi pek de düz arazisi bulunmayan bir bölgede ´Salıpazarı Bisiklet Topluluğu´nu (SALBİT) kurmuş. Bu grupla yaptığı etkinlikler, izcilik faaliyetlerini de kapsıyor. O gün de bir başka grubun, Samsun ´Ekolojik Hayat Bisiklet Derneği´nin Salıpazarı´nda etkinliği varmış.


15 Eylül Cumartesi ´Dünya Çöp Toplama Günü´ imiş. Saat 11.10´da Salıpazarı´na vardığımda, grup kendilerine has giysileriyle, yanlarında bisikletleri olduğu halde meydanda objektiflere poz veriyorlardı. Bisikletim(!) yanımda olmamasına rağmen ben de aralarına katıldım. Sonra temizlik eldivenlerini giydik, çöp torbalarını aldık. Salıpazarı Belediye Başkanı Halil Akgül de aramızda olduğu halde şehrin sokaklarında çöp topladık.


Temizlik faslından sonra Başkan Halil Akgül katılımcılara çay ikramında bulundu. Sonra da bisikletçiler, Salıpazarı´nda çok olan ırmaklardan birinin kenarına belediyenin yeni yaptığı parkta çadırlarını kurdular.


Doğrusunu isterseniz burası bendeki eski Salıpazarı algısını aldı götürdü. Tabanı tamamen düz kayalık olan ırmağın şırıltısı insanı rahatlatıyordu. Doğu yamacındaki binalar sanki ´denize nazır´ daireleri barındırıyor gibi geldi bana.
Irmağın karşı kıyısındaki yeşil alan da görüntüyü tamamlıyordu.


Topluca yenilen yemekten sonra tırmanış başladı. Hedef; Garpu Kale. Ancak şehrin içinden Garpu Kale´ye sapan yolu beğenmedim. İki tarafı binalarla çevrili dar ve dik bir yoldan zorlanarak çıktık. Yanılmıyorsam en az 5-6 köy bu yolu kullanıyor. Öyle ise daha geniş ve bu kadar dik olmayan bir güzergah bulunmalı.


25 kişiden oluşan grup bisiklet kullanmaya alışık ve bu konuda tecrübeli. Lakin bazı rampalar öyle dik ki bu bölümlerde bisikleti yürütmek için tecrübe yeterli olmuyor. Bisiklet sizi taşıyorken, rampalarda siz bisikleti yükleniyorsunuz. Grupta, öğretmenden esnafa kadar her meslekten insan var.


Ben kendi arabamla gidiyorum. Bayanlardan oluşan iki araç daha var. Biz bisikletlilere ayak uyduramıyoruz. Aracı, onların hızında sürsek rampalarda arabanın devri düşüyor.


Hayli gittikten sonra Garpu Kale´yi karşıdan gören bir düzlükte durdum. Gelen araçlardan birine bisikletlileri sordum. ?Onlar çok geride. Yarım saatte buraya gelemezler? cevabını alınca, ?Nasıl olsa kaleyi gördüm. Yanlış yöne sapacak değilim ya? diyerek yola devam ettim. Zaten yol ayrımlarında kaleyi gösteren yön levhaları var.


Bir yol ayrımına daha geldim. Soldaki yol Konakören´i gösteriyor. Sağdaki yönde ise Garpu Kale, Suluca ve Balaban isimlerini görüyorsunuz. Bu son ikisi köy isimleri.


Orman içinden 2-3 km daha gittikten sonra ´Garpu Kale Yaya Yolu´ levhasını gördüm ve orada durdum. Minibüsle Suluca Köyü´ndeki yakınlarını ziyaretten dönen Akkuş´lu bir gruba takılarak 40 dakikalık bir orman içi yürüyüşünden sonra Garpu Kale´ye ulaştık. Kalenin dibinde ´Dikkat Sarnıç Var´ levhasından sonra kalenin kapısına geldik. Daha önce yağmur yağdığından kayalık bölüm ıslak. Çoğu bölümlerde ayağınızı basacağınız merdivenler de olmayınca zirveye tırmanmak hayli tehlikeli.


Nihayet kazasız belasız kalenin zirvesine ulaştık. Fotoğraflar çektirdik. 37 yıl sonra Garpu Kale´ye vasıl olduğumdan, sosyal medyada paylaştığım bir fotoğrafın altına ´37 yıl sonra Garpu Kale´yi fethettik´ diye yazmıştım. Böylece, neden bu ifadeyi yazdığımı soranların merakını da gidermiş oluyorum.


Umarım size de Garpu Kale´yi fethetmek nasip olur!