Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

B.Rahmi ÖZEN


GECELERİN HAKKINI VERMEK

GECELERİN HAKKINI VERMEK


            Gündüzlerin dilberidir, geceler…
            Eriştiğinde lütuftur sükûna ermiş o muhteşem geceler… Rahman ve Rahim olan Allah sesleniyor; 'Sükûna erdiği zaman andolsun geceye…' Andolsun Rabbim, andolsun.
            Geceleri iyi değerlendirenleri tebrik etmek için gökyüzünden çiçek sunan bölük bölük müjdeciler iner, yeryüzü toprağına. Gerdanına gümüş kanatlı kelebekler konar, böyle güzel insanların. Kuşlar, onu kutlamak için göğün boşluğunda ebruli daireler çizer. 
            Sızıdan titreyen dudaklardaki inleyişle kulağına mercan dizeler vurur, geceleri değerlendiren âşıkların. 
            Kirliliğe mahkûm olmuşken gecenin büyüsünden habersizler; sükûna ermiş gecelerin dinginliğinde tespih çeker, Hu kuşlarına eşlik ederek hu çeker. Göğün nice bir derinliklerine vurur, böyle güzel adamların sesi. 
             Ve gök katmanlarından yankı yapar, inanç erlerinin yüreğine.
             Rüya gibi, düş gibi yaşar geceleri. Kimi kez bulutlar üstünde bir mekânda ak yürekli ve ak donlu bir kuğunun kanatlarında uçar, gecenin büyüsüyle. Kuğunun tüyleri karla yıkanmış, kanyonların gölgesinde güneşle taranmış gibidir. Sükûna ermiş gecede, yolunu göğün tavanına asılmış avize gibi dolunay, aydınlatır. Dolunay ki; pırıl pırıl…
             Bir kanadında yetimin ve yoksulun yüreği, bir kanadında kendi yüreği… Ve iki ak kanadın birleştiği omuz üstünde erdem… Ah erdem!
             Onuruyla ve dahi o nurla aşar, gökleri. Gözbebeklerine; erdemin özü yamanmıştır sükûna eren gecede. Yüceldikçe ulu göklere; altlarındaki dünya nokta kadar küçülür. Onu, evrenin boşluğuna mavilikler içinde bir mıknatıs çeker. 
             Nigar bahçelerden kulaklarına yansıyan hoş sedalar, gök katmanlarına yükseldikçe daha net duyulur. 
             Kuğu, kanadındaki yiğide:
'Yüreğinizdeki aşk olmasa, taşıyabilir miydim, ben seni?' diye, seslenir.
              Ve erdemin aşkına beyaz kuğunun kanatlarında birleşir, gökle yer. İnce bir çizginin ışığında uzayın derinliklerine süzülüp gider geceyi değerlendiren erdem eri. Erdemine karşılık; gökler, kendi arzusuyla gelir, ayaklarına. 
             Gündüzleri yetimin başını okşadığı için, yoksulun karnını doyurduğu için ve dahi fakirin bedenini donattığı için uçuş anında ellerine kar beyazlığının berraklığında insan onurunu yücelten bahar goncaları sunulur. Ol goncalar ki; dembedem misk ü amberdir. Şebnemler, ince nefesleriyle mutluluk makamında şarkı söyleyerek tebrik ederler böyle yiğitleri. Rüyasına daldığı an, sınırsız bir dünya başlar ve yerle deniz, aşkın tahtında eriyip gider. 
            Temaşa ettiğinde gökleri, yıldız pınarları gibi galaksiler süsler. 
             'Sükûna erdiğinde andolsun geceye…' 
             Zaman, aşk adına tanımı yapılmayan varlığın gülümsemesiyle birden durur. Nice bir yükseklikleri aştıktan sonra beyaz kuğu, inişe geçer. Ak yorgan gibi yeryüzünü altına alan kar, hiç üşütmez, öyle gecelerde. Çünkü hakkı verilmiştir geceye. Gecenin de hakkı mı olur demeyin dostlar. Olur. Gecenin de bir hakkı vardır. 
             Mutluluklar gecenin hakkını geceye teslim eden yiğitlere…