Geçmiş Olsun

Geçen Perşembe günü bir tanıdığım telefon etti. “Hocam, müsaitseniz bir şey söyleyeceğim” dedi. “Buyur” dedim, anlatmaya başladı:
“Bu sabah saat 06.00'da beni bir arkadaşım aradı. Akçay'da kaza yapmış. Yola aniden çıkan köpeğe çarpmamak için direksiyonu kırınca yoldan çıkmış, şarampole yuvarlanmış. Benden yardım istedi.
Hemen arabama atlayıp yola çıktım. Hocam inanın, Akçay'a varıncaya kadar yolda 6 köpeğe rastladım. Arkadaşın köpek yüzünden kaza yaptığını bilmesem ve tedbirli davranmasam belki ben de kaza yapabilirdim. Olay yerine varınca gördüm ki araba pert olmuş. En büyük tesellimiz, can kaybı olmamasıydı.
Hocam, yollardaki bu köpek sorunu ne olacak? Bir zamanlar başıboş bırakılan atlar yüzünden kazalar oluyordu, canlar yanıyordu. Şimdi de köpekler. Bunlar nasıl çoğalıyor? Bunlar nereden geliyor? 
Hayvan hakları savunucuları, köpekleri bir yere topluyorlar. Onlara bakıyor, köpekleri besliyorlar. Erkeği dişisi aynı ortamda yaşayan köpekler özel dönemlerinde rahatlıkla çiftleşiyorlar. Bu da köpek sayısının artmasına sebep oluyor. Buna bir çare düşünülmeli. Canlar yandıktan sonra mı tedbir alınacak?” 
Aynı kişi Pazar akşamı beni tekrar aradı:
“Belki sen de seyretmişsindir. Akşam haberlerinde gördüm; köpek yüzünden meydana gelen kazada bir kişi ölmüş!..” 
Benim çocukluğumda köyümüzde hemen her evde bir köpek vardı. Fakat yollarda başıboş dolaşan köpekler yoktu. Şu anda yollarda gerçekten tehlike arz edecek sayıda köpek var mı bilmiyorum. Bu sorunun çözümünü veterinerlere ve yetkililere bırakıyorum.
*    *    *
Geçen Cuma günü ve de akşamı bölgemiz bir sel âfeti yaşadı. Salıpazarı'nda iki vatandaşımız hayatını kaybetti. Terme'ye de çok yağmur yağdı ama özellikle Salıpazarı'na yağan yağmur, Terme ırmağının yükselmesine sebep oldu. Biri düğün salonu yanında, diğeri de adliye yanında olmak üzere iki yaya köprüsü yıkıldı. Düğün salonu yanındaki köprünün yıkılışını, sosyal medyadan defalarca seyrettik. Koca demir yığını bir anda sulara gömüldü. Sadece köprü değil milli servet de gitti. 
Irmak suyunun normalden fazla yükselmesi, akağı ırmağa bağlı olan rögarlardan ırmak suyunun şehre taşmasına sebep oldu. Özellikle Pazaralçağı bölgesinde rögarlardan adeta su fışkırdı. Yollar sular altında kaldı. Yağmurun dinip ırmağın alçalmasından sonra da bir çamur birikintisi yolları kapladı. Bu bölgede yollardan geçilmez oldu. Yayalar karşıdan karşıya dahi geçemediler. Yaya kaldırımını takip ederek uygun yerlerden karşı kaldırıma geçtiler. 
Terme'nin yaşadığı sel afeti dolayısıyla beni arayan bir tanıdık da(HK) şunları söyledi:
“Önceki başkanlardan birinin Terme Irmağı üzerine yaptırdığı köprülerden ikisi bu selde gitti. Daha önce de bir tanesi gitmişti. Son zamanlarda Terme'den gidenler sadece köprüler değil. Pek çok devlet kurumu da gitti. Gitmeyen ne kaldı biliyor musun? Sel afeti kaldı, sel! Bu gidişle her kuvvetli yağmurda bu afetle yüzleşeceğiz. 
Irmak öyle yükseldi ki, ırmak kenarındaki araziler büyük zarar gördü. Ekin namına bir şey kalmadı. Ya Salıpazarı'nda kaybedilen iki canımız?.. 
Salıpazarı'na bir baraj yapılacaktı. Bu baraj, ani gelişen şiddetli yağmurlarda suyu tutacaktı. Terme'de sel olmayacaktı. İnşaata başlanması için ön hazırlık olarak konteynırlar bile gelmişti. Ben gözümle gördüm. Sonra geri gitti. Neden? Devletin tasarruf politikası yüzündenmiş. İnsan hayatından tasarruf olur mu? Vatandaşın son iki selde uğradığı zarar ile inanın Salıpazarı'na bir baraj yapılabilirdi!..” 
Tabii o kadar da değil. Lakin –can kaybı bir yana- selde yaşanan zarar da az değil.
Bu hafta iki vatandaşın düşüncelerini aktarmaya çalıştım. Umarım başka canların yanmaması, olabilecek yeni zararların önlenmesi bakımından yetkililerin harekete geçmesine vesile olur.
Selde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
*    *    *
Yazımı yazmış gazeteye göndermek üzereyken Terme'de yeni gelişmeler oldu. Sağlık Ocağını Cuma Pazarına bağlayan köprünün yıkıldığını öğrendim. Bu, selde yıkılan 3'üncü köprü oluyor. Bu sırada bir panelvan da ırmağa kayıyor. Can kaybı yok. 
Terme'ye ve Salıpazarı'na geçmiş olsun.