Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Zeki ORDU


GENÇLİĞİN İSTİKAMETİ


Bugün geçliğin önünde duran en önemli problem hedefsizliktir. Hedefsiz bir geçliğin geleceğine kendi katkısı olamaz. Çünkü ileride yaşayacağı dünyada daha öncekilerin kurmuş olduğu kurallar kendisi için de geçerli olacaktır.

Yarının yönetici, ilim adamı, düşünürü, edibi, sanatkâr ve zanaatkârı hatta vatandaşı kendisidir. Bu sınıf veya sınıflardan birisi durumunda olacak gençlik bu gün ne yapmaktadır? Yarın için düşünceleri nelerdir? Nasıl yaşamaktadırlar? Bütün bu sorulara maalesef düzgün bir cevap vermemiz mümkün değil. Çünkü günümüz gençliğinin kendine göre hiçbir meselesi yoktur(!). Gün bu gün, an bu an ilkesine uygun hareket etmektedir. Gençlik beşeri ve maddi ihtiyaçlarını karşılamayı en büyük hedef seçmiştir.


Peki, gençliğin hedefi ne olmalı? Genç şunu iyi bilmeli ki gelecek kendisidir. Kendinden öncekiler yaşları ve bünyeleri nedeni ile bütün işleri gelecek nesle havale edecektir. Yaşadıkları zaman içersinde kendi anlayışları, kendi tecrübeleri, kendi kültürleri ve kendi menfaatleri doğrultusunda koymuş olduğu kurallar ve kanunlar istikametinde yaşamış tabii olarak bir kenara çekilme zamanları gelmiştir. Yeni nesil bu duruma hazırlıklı değil ise bocalama başlayacak, belki de işe geçmişi karalamakla başlayacaktır. Tabii ki bu en kolay ve en ucuz yoldur. Beğenmediği geçmiş içersinde kendi gençliği de vardır. Burada hedefsizlik kendini gösterir ve sonucu da başarısızlık olur.


Yıllarca aynı fasit dairede dolap beygiri gibi dönülüp durulur. Eski yeniyi acemilikle, yeni eskiyi iş bilmezlikle suçlar. Ama maalesef bir çözüm bulunamaz. Ufku olmayan eski ile hedefleri olmayan yeniden bir şeyler olmaz, olamaz.

Öncelikle yeni neslin önünü açacak tedbirleri almalı, onlara da belli sorumluluklar vermeliyiz. Elbette ki kahvehane köşesi, salonlar, kafeler (ne işe yararsa) ve daha ne kadar gençleri sürekli cezbeden yer varken, kütüphane köşelerinde paslanmak (!) niye?


Kimse ?her şeyin yeri ayrı? demesin. Ya da ?onun yeri başka bunun yeri başka? gibi son derece masum ve bir o kadarda tehlikeli olan cümleler sarf etmesin. Atalarımız ?ağaç yaş iken eğilir? demiş. Dünyada yaşamanın gayesini, ilmin kıymetini, çalışmanın önemini düşünmenin usulünü, saygının sevginin ne kadar lüzumlu olduğunu kavrayamayan birey ileride şaşkın bir şekilde kendini yapayalnız hisseder ve bu boşluğu değersiz şeylerle doldurur.


Günümüz gençliği bir buhran yaşamaktadır. Geçliğimiz bu gün gününü gün eden, gayesiz, meselesiz, ufuksuz, yarınlardan habersiz şekilde sadece yaşadığı anı hayattan sayan hedefi olmayan bir canlı topluluğu haline gelmiştir.

Canlılar âleminin ?konuşabilen? sınıfından yani. Ekseriyetinin hiçbir özelliği ve becerisi yoktur. İstisnai durumda olanları saymazsak geleceğimiz bu gençlerin elindedir. İlk ve en önemli işin ebeveyne, sonra yetkililere, eğitim kurumlarına ve tabiatıyla gençlerin kendisine düşmektedir. Geleceğe yön verecek olan insanların milletini tanıması gerekmektedir. Bunun yolu da öz değerlerine sahip çıkmak, kültür değerlerinden kopmamaktır. Yani kendisi gibi olmaktır. Eğer kendin gibi olamazsan birileri çıkar seni kendisi gibi yapar. O zaman kuralları sen değil güçlü olan koyar.


Kimlik bunalımına girmeden, ayakta kalan toplumlar gücünü yitirmez. Taklit hiçbir zaman aslının yerini tutmaz. Sadece ekonomik ve askeri yönden güçlü olmak yeterli değildir. Tarihte nice sultanlar ve sultanlıklar yerle bir olmuştur.

Ama öz değerlerini koruyanlar hala ayakta kalmıştır. Maddi ve manevi değerlerine sahip çıkan nesiller, birde buna bilginin gücünü eklerse gelecekten endişe duymazlar.