Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


GİTMEDİĞİN YER SENİN DEĞİLDİR - 1


Cumartesi günü, Terme Amazon Kültür ve Dayanışma Derneği´nin organize ettiği bir dizi etkinliği de kapsayan gezi programına iştirak ettim.

Geziye; tabiat hayranı, fotoğraf sanatçısı, coğrafya öğretmeni, kadim dostum Mehmet Bakır ile birlikte Samsun´dan gelerek katıldık.

İkimizden başka, Terme sevdalısı, bu işlere gönül vermiş 20-25 kadar dernek üyesi ve yanlarında birkaç misafir de vardı.


Saat 9:30´da meydanda başlayan program, saat 16:00´da yine meydanda son buldu.


Dernek başkanı ve bu gezinin asıl fikir sahibi Mustafa Güler´in kısa bir süre önce vefat etmiş olması hüznümüzü ziyadeleştirmişti. Kendisini, bila istisna, herkes hayırla yâd etti ve en kalbi dua ve niyazlarda bulundu. Merhuma bir kez daha Allah´tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.


Gezi ekibinde, bölgeyi çok iyi bilen, 10 yıl Gölyazı Belediye Başkanlığı yapmış, İsa Başkan (Baş) da vardı. Bizlere çok iyi mihmandarlık yaptı.


Akgöl´e, yeni yapılmış kaymak gibi beton yoldan ulaştık. Yeni diyorum. Çünkü festivalde görev yaptığım zamanlarda beton yol yoktu ve ulaşım zorlukla yapılabiliyordu.


Akgöl´de bizi kayıklar karşıladı. Beşerli gruplar halinde motorlu ufak kayıklara bindik. Kayıkların kapasitesi bu kadarmış. Ekibimize mahallenin muhtarı rehberlik yaptı.


Muhtarın dediğine göre, elliden fazla balıkçı teknesi varmış. Bir balıkçı kooperatifi kurmuşlar. Gölleri kooperatifçe kiralamışlar. Buralarda her türlü tatlı su balığı çıkıyormuş. Son zamanlarda göllerde ?İsrail sazanı? türemiş. Diğer türleri yok ediyormuş. Bu yüzden adına ?katil balık? diyorlarmış. Muhtar, ?katil balık yok edilmedikçe balıkçılığımız ve geleceğimiz tehlike altında? diyor.


Akgöl ve Simenit, ilçemiz sınırları içinde bulunan Allah´ın lütfu iki güzel göl. Bunlar daha önceleri birbirinden ayrıymış sonradan, 4 kilometrelik bir kanalla birbirlerine bağlanmış.


Göllerin çok güzel bir manzarası var. Bir defa göllerin üzeri, kiremit renginde, hiçbir yerde görmediğim bitki örtüsüyle kaplı. Kenarlara doğru, yöreye özgü çeşit çeşit kamışlar var. Kamışlar bir zamanlar kesilerek ve kurutularak yurt dışına ihraç edilmiş. Bu durum ekolojik dengeyi bir hayli bozmuş.

Akgöl´deki seyrimizi tamamladıktan sonra, sonradan açılan 4 kilometrelik kanaldan geçerek Simenit gölüne vasıl oluyoruz. Burada da bizi aynı güzellikler karşılıyor. Simenit, Akgöl´e göre biraz daha büyük. Kayığımızla bir hayli gittikten sonra deniz kenarında karaya ayak basıyoruz. Kendimizi Amerika´yı keşfeden Kiristof Kolomb gibi hissediyoruz.

Göl, bir kanalla denize bağlanıyor. Bir taraf tatlı su, bir taraf tuzlu su. Bir tarafta tatlı hayat, bir tarafta tuzlu hayat. Bu durum Cenab-ı Allah´ın biz aciz kullarına bir lütfu olsa gerek. Burası, dalgaların etkisiyle kendiliğinden kapanıyormuş. Bizim gördüğümüzde de kapalıydı. (Devamı Haftaya)