Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Yılmaz İMANLIK


GÖLGEDE KALMIŞ BİR ÇINAR: ÂŞIK BAYRAMİ

GÖLGEDE KALMIŞ BİR ÇINAR: ÂŞIK BAYRAMİ


Onu bir Kayseri gecesinde tanıdım. Ali Özkanlı hocamın ev sahipliğinde düzenlenen kültür-sanat etkinlikleri için Kayseri`ye gittiğimizde iki gece aynı otelde kaldık.
Bu adam bana hemen Âşık Veysel`i hatırlattı. Uzun boylu, güler yüzlü, sempatik, elinden hiç bırakmadığı ve her fırsatta konuşturduğu uzun sazıyla koskoca bir çınardı Âşık Bayramî. Ama onun gerçekte bir çınar olduğunu ve günümüz Türkiye`sinde çınar geçinen birçok sanatçının onun tohumlarıyla beslendiğini kim bilecekti ki? Anlatmasa biz de bilemezdik.

Okuduğu şiirler, muhabbetleri, esprileri bu adamı kendine hayran bırakıyordu. Ekipteki herkeste ona karşı bir sevgi yumağı olduğunu hissettim. Çünkü o kendini beğendirmek, çevresindeki insanlara karşı bir şeyleri kanıtlamak, alkışlanmak için gayret göstermiyordu. İçi dışı bir, gösterişten, yapmacıktan ve kapristen uzak kendi halinde mütevazı bir adamdı. Günümüzde ondaki özellikler çok az sanatçıda var maalesef.

Fırsat verildiğinde söyleyecek çok sözü vardı. Mısraları bazen kılıç kadar keskin bazen kurşun kadar yakıcıydı. Türkçe dil sevdası, içinde dalgalanan ve yüreğini parçalayan bir okyanustu. Onunla günümüzde Türkçenin geldiği durumu konuştuğumuzda birçok dilbilimciden daha çok kelime hazinesi olduğunu keşfedersiniz. Türkçenin en kuvvetli savunucularından biridir.

Samsun`dan geldiğimi öğrenince bana Samsun`la ilgili anılarını anlattı. Bizim üniversite yıllarımızda Samsun`a birçok programa gelmiş. Birçok şair-yazar dostu varmış. Belki de biz Edebiyat okurken dinlediğimiz ozanlardan biriydi.
Türkiye`deki birçok ozana mahlas veren de oymuş. Ya da büyük sanatçı olarak bildiğimiz birçok sanatçıyı meşhur eden eserlerin temelinde onun imzası var.

Abi, dedim yazdığın şiirleri ne yapıyorsun, dosyalıyor musun, kitabın falan var mı?

Yok, dedi öyle ortada duruyor.
İçim cızz etti. Bu şiirler kaybolmamalıydı. Mutlaka bir kitap haline getirilip gelecek kuşaklara aktarılmalıydı.

Onu Ankara`daki Sultan-ı Aşk projesinde yeniden gördüğüme çok sevindim. Yine karşımda bütün görkemiyle aynı adam duruyordu. Beni gördüğüne o da sevinmişti. Kısa sürede çok sıcak bir dostluk kurmuştuk. Kayseri`de veremediğim imzalı kitabımı orada verdiğime çok sevindi.

Galiba yükselirken birilerinin sırtına basmak, asıl emek sahiplerini ezmek her yerde var. Evet, onun eserleriyle yükselenler ne yazık bugün ona selam dahi vermiyorlar.
Toplum olarak böyle insanların değerini hep onları kaybettikten sonra mı bileceğiz?