Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Zeki ORDU


GÖNÜL ROTASI

GÖNÜL ROTASI


    Nasıl ki bir geminin veya uçağın hedefine varmak için bir rotası varsa;  insanın da hayata dair rotası, idealleri ve hayalleridir.
    Yahya Kemal Beyatlı, “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar”  demesi; hayalin önemine dikkat çekmiş olmuyor mu?
    Her hayal gerçekleşmeyebilir ama gerçekleşen şeyler önceden hayal edilmiştir. İşte bu hayaller bizim hayat seyrimize siz deyin etki eder, ben diyeyim katkı verir.
    Yılmaz İmanlık'ın, “Gemisiz Kaptanlar” adlı romanını iki solukta okudum. Bu tabir nereden çıktı demeyiniz. Yani iki kere okudum.         Belki daha çok okusam hayata dair daha çok hayallerim olacaktı. Okuduğum yerlerin altını çizdim, notlar aldım, kâh yazı konuları, kâh hikâye konuları çıkardım.
    Bazen düşündüm… Bazen de üzüldüm. Düşünmek de, üzülmek de insana dair bir haslet.
    Eser belirtildiği gibi “Bir dostluk romanı.” Bunu belirtmesi isabetli olmuş. Bir esere bir gazete köşesinde yer vermek ne kadar isabetli olur bilmem ama hakkında uzun bir yazı yazmak isterdim. Ancak eseri okumayanlar tarafından bunun iyi bir fikir olacağını sanmıyorum.
    Romanda geçen Bahadır karakteri aslında biziz. Belki topyekûn Bahadır gibi olmasak da her birimizi temsil ediyor. Bir yanıyla ülkemiz insanın bir özeti veya bir temsilcisi.
    Yazar, bazen ülkenin içinde bulunduğu sosyal durum hakkında bilgi veriyor.  Aslında ülkenin son elli yılına dair ipuçları var.     Gurbetçilerin durumu, ülkemizde çözüme ulaşamamış problemler, zamanın ve teknolojinin insan üzerindeki etkisi ve baskısı…
    Buna rağmen insana ait değişmeyen durumlar.
    Yalnızlıklar, dostluklar, vefa, işsizlik, çaresizlik, kimsesizlik, sevgi…
    Azınlıkta olsalar da, hala ülkenin her yerinde bulunan ak saçlı babacan kişilerden de bahsediyor. Kâh baba, kâh abi, kâh dost, kâh arkadaş, kâh yardımsever bir vatandaş…
    İnsana ait olumlu ve olumsuz çok şey...
    Bahadır…
    Bazen içimizden gelenleri sesli düşünen yalnız adam. Bazen yıldızlar kadar yalnız ve tek başına. Bazen ulaşılamayan bir yakamoz… Bazen karamsarlık… Bazen umut…         Bazen çaresizlik… Bazen çaresizlere çare…
    Bahadır, yani biz…
    Roman sade bir dille yazılmış. Yeni neslin sıkılmadan okuyabileceği bir eser. Şayet bundan da sıkılacak olan varsa yapılacak bir şeyimiz kalmamış demek.
    Siz bu eseri okurken yer yer hüzünlenerek düşüneceksiniz. Bazen avlanan bir balığın yerine koyacaksınız kendinizi. Bazen de anasız babasız bir durumun nasıl olduğunu düşüneceksiniz. Bazen hürriyeti, bazen de tutsaklığı hissedeceksiniz.
    En önemlisi de Kahraman Reis ile Usta'yı arayacaksınız etrafınızda. 
    Bu iki kahraman bütün eserlerin başkarakteri olmalı bence.
    Yılmaz İmanlık'ı edebiyatımıza kazandırdığı bu eser için tebrik ediyorum.
    Nice eserlere…