Bugün, 18 Nisan 2024 Perşembe

Nazmi KILIÇ


GÖNÜL SOHBET İSTER (2)

GÖNÜL SOHBET İSTER (2)


    Kahve, bir içecek adı olarak bilinirken, bazı yerlerde kahvehane yerine kısaca kahve kelimesi kullanılmaktadır. Yine, kahvehanelerle benzer fonksiyonlar göstermesine rağmen, kıraathanelerin de genel olarak kahvehane anlamında kullanılmaktadır. Kıraathane, kahvehaneden daha sonra ortaya çıkan bir kavramdır ve bu mekânların “okuma salonu” olarak kullanılmasıyla bağlantılıdır. Bugünkü kahvehanelerin eskiden kıraathane diye adlandırılması tesadüfî değildir. Günümüzde kahvehaneler kıraathane diye adlandırılıyor olmasına rağmen okey, tavla ve bilumum kâğıt oyunları oynanıyor, böyle olunca kıraat lafta kalıyor.
    Kahvehanelerde, ortaya çıktıklarından beri kahve içilmesi yaygındır. Ancak, zamanla daha değişik içecekler tüketildiği de görülmektedir. Bunlar, şerbet, limonata, şurup, demleme içecekler ve ayrıca yiyecek olarak şekerleme, lokum, reçel biçiminde sıralanabilir. Çayın yaygınlaşmasıyla bu mekânlarda çay daha yoğun olarak içilmeye başlanmıştır. Günümüzde ise, kahvehane olarak adlandırılan mekânlarda çay, neredeyse tüketilen tek içecek olmuştur.  Toplum kültürünü şekillendiren medrese, saray, tekke ve asker ocağı dışında “din dışı” ve “sivil” bir anlayışla oluşmuş olması, belki de kahvehanelerin en önemli yanıdır. Dolayısıyla, bu mekânların doğal bir gelişim seyri takip ettiği rahatlıkla ifade edilebilir.
    Kahvehanelerin Türk toplumunda olumsuz davranışların kurumsallaşmasına da neden olduğu söylenebilir. Bunların en önemlisi, bu mekânların bazı insanlar için “zaman öldürme” yeri olmasıdır. Ayrıca kahvehanelerde kumarı anımsatan bir takım oyunların oynanması, bu olumsuzluklar içinde ele alınabilir. Atatürk, 1931 yılında Aydın'ı ziyareti sırasında kahvehanelerde oyun oynayanları görmüş “Kahvehaneler kıraathanelerdir, kumarhane değildir. Aydın'da kahvehanelerde oyun oynanmasını yasaklıyorum” demiştir. Tarih boyunca, çeşitli olumsuz tutum ve davranışların ortaya çıkmasında kahvehanelerin etkisi göz ardı edilemez. Kahvehanelere bazen “erkek sığınma evi” olarak bakıldığı da dikkat çekmektedir. 
    Ülkemizde 12 Eylül sonrası demokrasiye geçişle birlikte kahvehanelerin de görünümleri ve rolleri değişti. Üniversitelerin çevresindeki üniversite kahvehaneleri ve birkaç artistler kahvehanesi dışında kahvehaneler artık fikirlerin çarpıştığı, edebiyatçıların ve diğer sanatçıların fikir, sanat alışverişinde bulunduğu mekânlar olmaktan çıkıp, insanların iskambil, tavla, okey oynadığı ya da işverenlerin amele seçtiği mekânlar haline dönüştü. Halkın gözünde işsiz aylakların takıldığı yerler olarak görülmeye başlandı. Kahvehaneler insanların sosyalleşmek yerine rahatlamak, günün stresini üzerinden atmak üzere gittikleri mekânlar haline geldi.   
    Ülkemizde olduğu gibi ilçemizde de kahvehane kültürü oldukça yaygındır. İlk kıraathanemiz kesin olarak hangi tarihte kurulduğu bilinmemekle birlikte bilinen tarih itibarıyla 1940 lı yıllara dayanmaktadır. Bugünkü Köprübaşı mevkiinde aktif olarak hizmet vermeye devam eden en kıraathanemiz, ilk zamanlarda üstü otel altı kahvehane olarak hizmet vermekteymiş. Geniş bir alanında çay bahçesi olarak kullanılan bu mekânda uygun alanlar oluşturulup konserler verildiği zamanlar da olurmuş. 1975 yılında yıkılıp bu günkü haline dönüşmüş ancak otel kapatılmış. Dışarıdan gelen mevsimlik işçilerin ve gurbetçilerin ilk uğrak yerleri, buluşma mekânı, eşyalarının emanete bırakıldığı mekân olarak kullanılmaktaymış. Her yaş ve her meslek gurubundan insanların uğradığı bu kahvehanemiz oyun, sohbet ve muhabbet ortamı olarak kullanılmaktadır. 
(DEVAMI HAFTAYA)