Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


GÖR­ME­YEN GÖZ­DEN DE YAŞ GELİR


Nur topu gibi bir oğlun oldu de­di­ler ba­ba­ya.


Baba se­vin­di. ?Nur topu gibi ha!? dedi için­den. Ve te­bes­süm etti.


Doğum için göz aydın eden­le­re gu­rur­la baktı baba. Bir oğul sa­hi­biy­di. Aslan gi­biy­di. Bü­yün­ce oku­ya­cak büyük adam ola­cak­tı. Her­kes ona im­re­necek ve saygı du­ya­cak­tı.


Baba mut­luy­du.


Oyun­cak­lar aldı oğ­lu­na. Bebek ses çı­ka­ran oyun­cak­la­ra doğru ka­fa­sı­nı çe­vir­di ama elini uzat­ma­dı hiç. Gün­ler geçti. Çocuk sabit bir nok­ta­ya ba­kı­yor­du hep. Köz kırp­ma­sı ge­re­ken yerde gö­zü­nü kır­mı­yor­du.


?Acaba? dedi baba. Sonra ?Böyle şey­ler dü­şün­me­me­li­yim? diye geçti için­den. Ama yine de bir ?cızz? his­set­ti için­den.


Ni­ha­yet dok­to­run yolu tu­tul­du. Dok­tor ?Ma­ale­sef gö­re­mi­yor? dedi. Ka­rar­dı ba­ba­nın dün­ya­sı. Aslan par­ça­sı öm­rü­nü ka­ran­lık­ta mı ge­çi­re­cek­ti yani.


İçin­de­ki ?cızzz? bü­yü­dü.


Göz oldu oğ­lu­na. El oldu, ayak oldu. Ko­ru­du onu teh­li­ke­ler­den.


Oğ­lu­nun tah­sil çağı gel­miş­ti. Tuttu elin­den gö­tür­dü onu özel eği­tim veren okula. Yet­ki­li­le­re ?Bu benim oğlum? dedi. ?Gö­re­mi­yor??


O okul­da kimse gö­re­mi­yor­du.


Ge­rek­li tah­si­li­ni gör­dük­ten sonra evine döndü gö­re­me­yen aslan par­ça­sı. Bazı şey­le­ri öğ­ren­miş­ti. Kendi ken­di­ne ye­te­bi­li­yor­du artık.


As­ker­lik çağı geldi. Gelen çağrı ka­ğı­dı­na baba da oğul da üzül­dü­ler. As­ke­re gi­de­me­ye­cek­ti. Öyle de oldu.


Madem as­ke­re gi­de­mi­yor ever­me­li idi. Bir kız bul­du­lar. Artık oğ­lu­nun bir gören gözü, bir tutan eli ve yü­rü­yen ayak­la­rı vardı.


Ve bir gün ka­rı­sı­nın ha­mi­le ol­du­ğu­nu öğ­ren­di. Zaman geldi has­ta­ne ka­pı­sın­da haber bek­le­di. Hem­şi­re ses­len­di müjde ile. ?Nur topu gibi bir oğlun oldu? diye.


Gör­me­yen ba­ba­nın dün­ya­sı ay­dın­lan­dı bir­den. Se­vin­di. Kısa bir süre sonra ?acaba? dedi. İçinde bir ?cızz? his­set­ti bir­den. ?Ya o da??

Yok yok. Böyle şey­ler dü­şün­me­me­li­yim.


O şüphe sak­lan­dı bir ye­rin­de. Göğ­sü­ne sap­la­na­ma­ya hazır han­çer gibi. Da­ya­na­ma­dı oğ­lu­nu bir he­ki­me gös­ter­di baba. Hekim ?gö­rü­yor? dedi. Gör­me­yen ba­ba­nın dün­ya­sı bir defa daha ay­dın­lan­dı. Göğsü üze­rin­de hazır bek­le­yen han­çer kay­bol­du bir­den.


Ara­dan yıl­lar geçti.


Gör­me­yen ada­mın oğlu okul ça­ğı­na geldi. O oğ­lu­nun elin­den tuttu ka­rı­sı da kendi elin­den. Var­dı­lar okula. Gör­me­yen adam oğ­lu­nun öğ­ret­me­ni­ne ses­len­di:?Bu benim oğlum!?


?Bu benim oğlum der­ken oğ­lu­nu da öğ­ret­me­ni de gör­mü­yor­du. ?Her akşam ala­ca­ğım. Gün boyu sana ema­net.? diye de iza­hat­ta bu­lun­du.

Oğlu oku­ma­ya geçti gör­me­yen ada­mın. Onu okula ça­ğır­dı­lar. Oku­ma­ya geçen ço­cuk­la­ra okut­tu­lar. Gör­me­yen adam oğ­lu­nun ya­ka­sın­da­ki kur­de­le­yi aradı eliy­le. Bi­ri­si ?Kır­mı­zı renk­li? dedi. Gör­me­yen baba kır­mı­zı­nın nasıl bir şey ol­du­ğu­nu ne­re­den bi­le­cek­ti? Onun dün­ya­sı ka­ray­dı hep. Yine de ?kır­mı­zı? ha dedi.
Okul­lar arka ar­ka­ya bitti. Oğ­lu­nun as­ker­lik çağı geldi Yıl­lar önce ken­di­nin de gel­di­ği gibi. İçi yine ?cızz? etti.


As­ker­lik için şu­be­si belli olun­ca tören dü­zen­len­di. Sonra yol et­ti­ler. Asker her­ke­si el sal­la­dı. Baba da boş­lu­ğa sal­la­dı elini. Çünkü oğ­lu­nun ye­ri­ni tam ola­rak gö­re­mi­yor­du. Bil­di­ği bir şey vardı oğlu kal­bi­nin tam or­ta­sın­day­dı.


Gün­ler­den bir gün. Asker ba­ba­sı­nın ka­pı­sı ça­lın­dı. Ka­rı­sı açtı ka­pı­yı. Kadın ?Ku­man­dan­lar gel­miş bey? dedi. Ada­mın içi yine ?cızz? etti. İçeri giren as­ke­ri erkan gör­me­yen ada­mın ya­nı­na otur­du. El­le­rin­den öptü. Yü­zü­nü ok­şa­dı. Uygun ke­li­me­ler aran­dı ve ha­fı­za­lar­da ?Vatan sağ olsun? dan bir şey kal­ma­dı.
Gör­me­yen göz­ler­den yaş­lar aktı?


Sonra tö­ren­ler dü­zen­len­di. Nu­tuk­lar atıl­dı. Doğ­du­ğun­da gö­re­me­di­ği aslan par­ça­sı­nın ta­bu­tu­nu da gö­re­mi­yor­du.


Gör­me­yen göz­ler­den akan yaş­la­rın fo­toğ­ra­fı­nı çekti gözü gö­ren­ler.


Onlar yaş­la­rı bir­kaç damla sı­vı­dan iba­ret ol­du­ğu­nu sa­nı­yor­lar­dı. Ba­ba­nı asıl yaş­la­rı­nı içeri doğru ak­tı­ğı­nı ne­re­den bi­le­cek­ler­di ki?


Bir in­san­da gönül ve vic­dan varsa göz­le­ri gör­me­se de yaş akar?


Yaş hem akar, hem yakar?


Her şey o iki damla göz­ya­şın­da sak­lı­dır?