Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


GÜRCÜ KIZI YAHUT İNTİKAM

GÜRCÜ KIZI YAHUT İNTİKAM


    Adı geçen eseri bu yıl Samsun Kitap Fuarı'ndan aldım. Kitabın yazarını biliyordum, daha ziyade ismi dikkatimi çekti. Roman, Tanzimat dönemi yazarlarımızdan Ahmet Mithat Efendiye ait.
    Bunun yanı sıra bir hayli daha kitap almıştım. Hepsini  derslerde, faydalı olur düşüncesiyle, bir bir tanıttım. İsminden dolayı olsa gerek  bu kitap Betül'ün dikkatini çekmiş ve okumak istediğini söyledi.
    Çok memnun oldum ve okuması için hemen verdim. Kısa zamanda okuyup  anladıklarını sınıfla paylaşmasını istedim.
    Akabinde ''Betül, ne oldu, kitabı okudun mu'' diye hemen her derste sordum.
    Betül, en sonunda: ''Hocam 50. sayfaya kadar okudum ama inanın hiçbir şey anlamadım. Çok sıkıcı bir kitap, dili çok ağır, artık okuyamıyorum'' dedi.
    Okuması için ısrarcı olmadım. Farklı bir şey yaptım. ''Getir bana, ben okurum ve okuduklarımı da sınıfla paylaşırım'' dedim.
    Sınıfa verdiğim sözde durmak, biraz da kitabın yazarı ve isminden dolayı  karantina döneminde kitabı okudum.
    Roman, ilk önce 1890 yılında, İstanbul'da basılmış. İkinci baskısı ancak  2018 yılında yapılabilmiş. Tıpkı basım yapılmış. Yani  130 yıl önceki dili ne ise aynen muhafaza edilmiş. O bakımdan haklı olarak Betül anlayamamış. İnanın kitabın dilini ben bile anlamakta zorlandım. Romanın dili oldukça ağır. İçinde birhayli Arapça, Farsça kelime, terkip ve tamlama var. Bir lise öğrencisinin anlaması imkansız. Cümleler çok uzun, neredeyse bir paragraf kadar.
    Bir örnek vermek isterim:''Maahaza  esrarın bu cihetleri'ne kadar tevsi-i vukuf arzusu içimi yiyip bitiriyordu. Bu ıztırab-ı derun kim bilir çehremde ne gibi alayim peyda eylemiş ki prens bile merak ve endişemi anlamış.'' (s.49)
     Bunu günümüz nesli nasıl anlasın?
    Yazar, Galata'da  Alman bir  müfettişle karşılaşır. Müfettiş, Kafkasya'da petrol üzerine on yılı aşkın araştırmalar yapmış ve bunları raporlaştırmış bir ajandır. Bildiklerini yazara anlatır ve elindeki raporları ona verir. Yazar da dinlediklerinden ve okuduklarından yola çıkarak ''Gürcü Kızı yahut İntikam'' romanını yazar.
    Ruslar,19. yüzyılın ortalarında Gürcistanı işgal ederler. Devlet başkanını öldürürler. Çoluk çocuğunu ve yakınlarını Kazan'a sürgün ederler. İktidara, işbirlikçi, öldürdükleri devlet başkanının da akrabası olan Kalatasof'u getirirler. Kalatasof Ruslar ne derse onu yapar. Gürcistan'ı adeta Rusya'nın bir uydusu haline getirir. Kalatasof'un   yaptıklarından yerli halk memnun değildir.  Kafkasya  coğrafyasında bütün Batılı-Doğulu ajanlar cirit atmaktadır. Bunların içince yazara bildiklerini anlatan Alman müfettiş de vardır.
    Ruslar, Almanlar, İngilizler, Fransızlar Acemler, Türkmenler… menfaat çatışmasına girerler.
    Kazan'da sürgünde bulunan,   öldürülen devlet başkanın 16 yaşındaki kızı Heleni, anasının da telkiniyle,  işbirlikçi Kalatasof'tan intikam almak için çok zekice bir plan yapar.  Planını adım adım uygulamaya koyar. Maceradan maceraya atılır. İki taraf arasında kalede çatışma çıkar. Gürcü kızı Heleni  erkek kılığına girerek  çatışmanın sonunda Kalatasof'un kellesini uçurur. Böylece başta babasının, ailesinin, sülalesinin ve bütün Gürcüler’in intikamı alır.
    Eser bir romandan ziyade 18. ve 19. yüzyılın Gürcistan belgeseli gibi. İçinde o döneme ait tarihi, coğrafi folklorik çok kıymetli bilgiler var.
    İnternette biraz araştırma yaptım. Gürcistan yetkilileri eserden haberdar olur olmaz kendi dillerine çevirtmişler ve bütün okullara dağıtmışlar. Ğürcistan'da bu eseri bilmeyen yokmuş.
    Benden söylemesi.
    Meraklılarına, Gürcistan tarihine,  coğrafyasına ve kültürüne ilgi duyanlara tavsiye ediyorum.