Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


GÜVEN MESELESİ


?´Güvenilir Muhammed´in güvenilmez ümmeti olduk.´´ Ramazanda duyduğum en çarpıcı söz oldu.

Ramazanın son cumasıydı. İlin en büyük camisindeydim. İçerisi tıklım tıklım doluydu. Dışarıda hafiften yağmur başlamıştı. Hoca Efendi dışarıdaki cemaatin mağdur olmaması için ısrarla ´´ne olursunuz safları sıklaştıralım´´ diye ikazda bulunuyordu.

Konu zannediyorum ´´Peygamberimizin örnek ahlakı ve biz ümmetinin ahvali´´ ydi.


İnanarak mabede gelmiş cemaat, kürsüden ´´ güvenilir Muhammed´in güvenilmez ümmeti olduk´´ tenkidine maruz kalıyordu.


Bu ikaz karşısında tebessüm edenler, tefekkür edenler, tezekkür edenler oldu ama itiraz edenler olmadı.


Hoca Efendi haklılığını günlük hayattan misallerle ortaya koyuyordu. ´´Yanılıyorsam beni düzeltin´´ diye ilave ediyordu.


´´ Evet, Hoca Efendi, yanılıyorsun, senin dediğin gibi değil; biz güvenilir bir ümmetiz, en azından ben öğleyim´´ diyen bir Allah´ın kulu çıkmadı.


Çıkmayınca Hoca Efendi günlük hayattan çarpıcı misaller vermeye devam etti.


Bu tesbit beni çok müteessir etti.


Ramazanda oruçlu oruçlu çok düşündüm.


Kendimi düşündüm, çevremi düşündüm, toplumu düşündüm?


Heyhat, galiba Hoca Efendi haklıydı.


Peygamber Efendimiz´in en önemli vasfı ´güvenilir´ olmasıydı. Sadece Müslümanlarca değil; bütün insanlarca güvenilir olmasıydı.


Herkes O´na güveniyordu. Hayatı boyunca yalan konuştuğuna bir an bile şahit olmamışlardı .Söz verip de yapmadığı hiç olmamış. İtilaf anında, inanan- inanmayan O´nun hakemliğine baş vuruyor. Bütün emanetler O´nda toplanıyor. Müşrikler, sana

inanmıyoruz diyorlar ama, sana güvenmiyoruz diyemiyorlar. Çünkü hayatı boyunca insanların güvenini sarsacak en ufak bir sözü, en ufak bir davranışı olmamış.


En sadık arkadaşı Hz. Ebu Bekir,´´ O ne söylüyorsa doğrudur´´ diyerek güvende zirve yapmış.


Peygamberimiz tebliğe başladığında söze ilk önce ´´ bu zamana kadar size hiç yalan söylediğime şahit oldunuz mu´´ hitabıyla olmuş. Muhataplardan bir Allah´ın kulu şahit olduk diyememiş.


İşte güven budur.


Hoca Efendi´nin dediği gibi, Peygamberimizin ümmeti olduğunu iddia eden bizler ne durumdayız?


Çünkü bütün toplumun huzuru ´güven´ kelimesinde saklı.


Bir toplumda güven varsa o toplum güvenli toplumdur. Bir toplumda insanlar birbirlerine güvenmiyorsa oradan hicret elzem olur.


Ben şahsen kendimle ilgili, ´´Selim Hoca´nın sözü senettir, söz vermişse mutlaka yerine getirir´´ denilmesini çok isterim. Tersi olsun asla istemem. Aksi olursa bunu en büyük zül kabul ederim.


Muhataplarımda aradığım en önemli özellik ´sözünde durması´dır.


Hayvan yularından, insan sözünden tutulur.


Kişinin namazı niyazı beni bağlamaz. Ben, benimle olan münasebetinde sözünde durup durmadığına bakarım.


Adam söz veriyor, sözünü yerine getirmiyor. Niye verdiğin sözde durmuyorsun dediğinde başlıyor destan yazmaya. Yan yattı, çamura battı gırla gidiyor.


Bunun kolayı var. Tutamayacağın sözü vermeyeceksin. Çünkü arefe günü yalan söyleyenin bayram günü yüzü kara çıkar.


Elin gavuru bile işin sırrını çözmüş.


´´İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim´´ demiş.


Bizim güvene ihtiyacımız var.


Necip Fazıl öyle diyor:


´´Olmasın ne çelengim, ne top arabam,

Götürsün beni inandığım tam dört adam.´´