Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Nazmi KILIÇ


GÜZEL AHLAK TEMİZ KALP

Aralarında Allah yolunda ilerlemeye karar veren iki kardeşten biri, bu amacına ancak ıssız bir yerde, bir dağ başında ulaşabileceğini düşündü ve bunun için bir dağ başına çekilip çobanlık yapmaya başladı. Diğeri zorluklarına rağmen insanların kalabalık ol


Aralarında Allah yolunda ilerlemeye karar veren iki kardeşten biri, bu amacına ancak ıssız bir yerde, bir dağ başında ulaşabileceğini düşündü ve bunun için bir dağ başına çekilip çobanlık yapmaya başladı. Diğeri zorluklarına rağmen insanların kalabalık olarak yaşadığı bir yerde bu niyetini gerçekleştirmenin daha doğru ve sevaplı olacağını düşündü ve şehre yerleşip ayakkabı tamircisi oldu.

Sonra aradan yıllar geçti. İki kardeş de sözlerini tuttular. İşlerinde dürüstlükten ibadetlerinde ihlâstan (samimiyetten) ayrılmayarak, haramlardan dikkatle kaçınarak Allah yolunda küçümsenmeyecek mesafe aldılar.

Artık herkes biliyor ve inanıyordu ki bu iki kardeş Allah´ın veli kulları arasındadır. Durum bu aşamada iken bir gün çoban olan kardeş şehirdekini ziyaret etmek istedi.

Bez bir torbaya birkaç litre süt koyup şehrin yolunu tuttu. Kardeşinin dükkânını bulup içeri girdi ve selam verdikten sonra elindeki içi süt dolu torbayı bir çengele astı.

İki kardeş hasretle kucaklaştıktan sonra derinden derine sohbete daldılar. Bu sırada dükkâna bir kadın geldi. Ayakkabısının sallanan topuğuna çivi çaktırmak istiyordu. Kadın ayakkabısını çıkartırken, giyerken ona bakmakta olan çoban kardeşin kalbi bozuldu. O ana kadar bir keramet işareti olarak torbada duran süt şıp şıp diye akmaya başladı.

Kadın işi bitip ayrıldıktan sonra ayakkabıcı olan tam fırsattır diye çoban olana önemli bir gerçeği açıkladı:

- Ey kardeşim, gerek din, gerek dünya bakımından insanlardan uzak yaşamak kolaydır. Böyle, insanlardan soyutlanmış bir yaşayışta günaha girme tehlikesi yoktur. Allah yolunda daha rahat ilerlenir. Fakat önemli olan insanlarla sıkı ilişkiler sürdürürken dürüst kalabilmek, ortamın elverişli olmasına rağmen günaha düşmemektir. Allah katında dürüstlüğün makbul olanı budur.

İnsanlar için en zor iştir nefsini terbiye etmek. Duygularını, düşüncelerini, arzu ve isteklerini ideal insana yakışır hale getirebilmek. Bu işin okulu olsa öğrenci sayısı ne kadar olur acaba? Bu okula bütün insanlar mı katılır, yoksa üç beş kişimi? Okulsuz bu idealliği yakalayanlar nasıl başarmışlar acaba? Bunu merak etmemek mümkün değil.

Görünen o ki her dönemde de insanların ideal davranışlar sergileyebilmeleri o kadar kolay kazanılan bir meziyet değildir. Bu ancak şuurlu bir şekilde istemesi ve düşünmesiyle gerçekleşir. Öyle ya verilmek istemeseydi, istemek verilmezdi. Verilmek var olduğuna göre istemesini bilirsek bizi ideal insan yapacak özelliklere sahip olabiliriz.

Burada insanlığa örnek Peygamber Efendimizin sürekli Rabbinden istediği iki hususun önemi daha açık şekilde ortaya çıkıyor. Sürekli Rabbine ? benim ahlakımı güzelleştir ve kalbimi temiz tut? diye yalvarmakla bize, haliyle bütün insanlığa net mesaj vermektedir. Yoksa O´nun kalbide temizdi, ahlakı da güzeldi. Bu net mesajı fark edenler ve ondan nasibini alanlara ne mutlu. Allah bütün insanları Peygamber Efendimizin ahlakıyla ahlaklandırsın. Rabbim bütün inananlara güzel ahlak ve temiz kalp nasip eylesin. Ahlakımız güzel, kalbimiz temiz olsun.