Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Ahmet SEZGİN


HAÇ-HİLAL MÜCADELESİ VE BİZ


Geçen yüzyılda ağırlıklı olarak "soğuk savaş" (ekonomik, siyasi ve kültürel emperyalizm) şeklinde yürütülen mücadeleden sonra komünizmin çökmesi ve Varşova Paktı´nın yıkılmasıyla İslam ve Müslümanlar, Batı-Siyonist ittifakı NATO´nun açık düşmanı ilan edilmişti. ABD´deki "İkiz Kuleler"in yık(tır)ılması sonrasında da Haçlı Batı, "sıcak savaş" evresine dönerek, Hilal´e yani İslam dünyasına karşı "Haçlı Seferleri"ni yeniden başlatmıştır.
Diktatörlük ve krallıkla yönetilen İslam ülkelerine "demokrasi", "özgürlük" ve "refah" helvaları pardon "Arap Baharı" devrimleri dağıtma vaadiyle Haçlı Batı tarafından kandırılan Müslümanlar; mezhepçilik ve ırkçılık fitnesiyle birbirlerini yerken "ılımlı ve radikal İslam (!)" patentli taşeron terör örgütleri vasıtasıyla da Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) adım adım uygulanmaya sokulmuştur. Afganistan´dan sonra Irak ve Suriye, fiilî olarak işgal ve iç savaşa maruz bırakılırken Mısır, Libya ve Tunus gibi ülkeler darbelerle perişan edilmiştir.
Büyük Orta Doğu Projesi ile bütün İslam coğrafyasının çoğunun harita ve düzenlerini yeniden şekillendirmek isteyen Haçlı Batı-Siyonist ittifakının son hedefi TÜRKİYE olurken, işgal ve sömürü planlarını gerçekleştirmede de en büyük engel; İslam dünyasının en bağımsız, en güçlü, en gür sesli, en stratejik ülkesi TÜRKİYE olmuştur. Bu sebeple Türkiye´de çeşitli terör örgütlerinin (PKK, FETÖ, DAEŞ, DHKP-C) gerçekleştirdiği her türlü hain ve alçak eylemlerle, darbe ve işgal teşebbüsleriyle Suriye ve Irak gibi ülkelerde yaşanan savaş, işgal, darbe, terör hadiselerini birbirinden ayrı okumamak gerek.
?İnsanlığın son limanı, Osmanlı? idi. Şimdi de bütün Türk ve İslam coğrafyasının, bütün mazlumların gözü, Osmanlı´nın bakiyesi Türkiye´de, bu büyük millet ve devletin üzerinde. Bütün eksik, yanlış ve engellere rağmen bu millet ve devlet; Osmanlı´dan sonra büyük acılar, zulüm ve işgaller yaşayan bütün Türk-İslam dünyasının, mazlum milletlerin özgürlük, adalet, barış ve kurtuluş umududur.
Mezhepçi İran ile diktatör Esed´in Rusya ve ABD ile flört edip Suriyeli Müslümanları katletmeleri, Halepli kadınların tecavüze uğraması, çocukların çığlıkları ve bir kadim medeniyetin eser ve izlerinin yok edilmesi, Endülüs´ü hatırlatmakta bizlere!Kudüs, Musul, Kerkük yanıyor! Bağdat, Şam, Halep, Doğu Türkistan yanıyor, yüreğimiz yanıyor! Halep, yanıbaşımızdaysa insanlık nerde? "Ölmek istiyorum; çünkü cennette ekmek var!" diyen Halepli aç çocuğun çığlığının hesabını kim verebilecek? Okyanuslarda buzullar arasına sıkışan balinaları kurtarmak için gösterilen çabanın yarısının bile mazlum insanlara, Suriyeli çocuk, kadın ve yaşlılara gösterilmediği ikiyüzlü ve alçak bir dünyada yaşamaktan utanç duyuyorum!
Victor Hugo: "Paris´te bir adam öldürülürse bu bir cinayettir. Doğu´da elli bin insan boğazlanırsa bu sadece bir meseledir!" diyordu. Maalesef yüzyüzyıllardır bu böyle. Çünkü "Küfür, tek millettir." Çünkü Haç, Hilal´e düşmandır ezelden beri. Çünkü emperyalistler, kapitalistler, Haçlı ve Siyonistler için hak; haklının değil, güçlünündür.Kutup ayılarına, balinalara gösterdiği hassasiyeti göstermeyen Haçlıların mazlum Müslümanlar için döktüğü şey, ancak timsahın avını yerken zevkten akıttığı gözyaşlarıdır.
Habil ile Kabil´den bu yana daima hak ile batıl (hilal-haç) savaşı olmuştur, kıyamete kadar da böyle olacaktır. Birilerinin "Medeniyetler Savaşı" dedikleri şey...Öyleyse ne "5´li Çete"nin hâkim olduğu "Birleşmiş Milletler" isimli zilletler topluluğuna, ne Haçlı kulubü olan "Avrupa Birliği"ne ne de emperyalist Rus ve Çin´in başını çektiği "Şengay Beşlisi"ne güvenelim. Bizim yegane kurtuluşumuz, bin yıllık kültür ve medeniyetimizi diriltip "Yeni Türkiye"nin öncülüğünde kurulacak hakiki ve güçlü İslam Birliği´dir.