Bugün, 8 Mayıs 2024 Çarşamba

Selim EROĞLU


HACI GOFLAZ'IN VEFASI

HACI GOFLAZ'IN VEFASI


    Ataerkil bir ailede büyüdüm. Dolayısıyla böyle bir aile modelinin özelliklerini bütün benliğimle yaşadım.
    Dede kavramının ne olduğunu okula başlayınca öğrendim. Aile büyüğümüze   hiçbirimiz dede demez, onun yerine '' Hacı Baba'' derdik.  Geçmişi yad ederken bu tabiri kullanmaya devam ediyoruz. Bununla da yetinmez, sahiplik ekiyle birlikte  '' Hacı Babam'' derdik. Buradaki alelade bir ekten ziyade tam anlamıyla bir sahiplenmeydi. Ben, Hacı Babam diyorsam bunu sizin dedem olarak anlamanızda bir beis yok.
    Hacı Babam, yetmişli yıllarda, yetmiş yaşını aştıktan sonra görme yeteneğini kaybetti. Tıbben ne yapıldıysa da bir daha göremedi. Vefat ettiği 1995 yılına kadar dünyayı bir daha dünya gözüyle göremedi. Bu dönem, yirmi beş yıl kadar sürdü. Anlayacağınız ömrünün dörtte birini   göremeden yaşadı. Hiç isyan etmedi, hep tevekkül etti.  '' Ne yapayım, Allah'ın takdiri böyleymiş'' deyip hem kendini hem bizi teselli etti.
    Gözlerinin görmemesi dışında hiçbir rahatsızlığı yoktu, olmadı da.  Gözlerinin dışında doktora gittiği ve ilaç kullandığını hiç hatırlamıyorum.    '' Gözlerim görse arabaya binmem, bu yaşında Terme'ye yayan gidip gelirim'' diye bizi gayretlendirir, tembelliğimize içten içe kızardı. Sağlığı yerinde olan birisinin arabaya binmesine anlam veremezdi.
    Bu haldeyken bile şahsi ibadetlerine ilaveten cuma namazını da hiç aksatmazdı. Her hafta cumaya gidip geldi. Ev ile cami arası yaklaşık bir km kadar. Biz,  cuma namazına ibadet aşkıyla hazırlık yapıldığını ondan görerek öğrendik. Erkenden kalkar, traş olur, tırnaklarını keser, abdestini alır, temiz elbiselerini giyer, cuma saatine kadar refakatçısını beklerdi.
    Haliyle o kadar mesafeyi tek başına gidemiyordu. Mutlaka yanına bir refakatçı gerekiyordu.
    İşte tam bu esnada bizden ziyade Hacı Goflaz devreye giriyordu.
    Hacı Goflaz, köyümüzün eşrafından Hacı Babam'ın hem çocukluk hem de kader arkadaşıydı.   Seferberlikte eşkıyalara karşı beraber mücadele etmişlerdi. Topal Osman'a öküz arabasıyla cephane taşıdıklarını söylerlerdi. Osmanlı'nın yıkılışına ve Cumhuriyet'in kuruluşuna şahitlik etmişlerdi. Bu yaşıma geldim bu  kadar iyi anlaşan iki insana daha rastlamadım.
    Hacı Goflaz çok çalışkan ve becerikli birisiydi. Elinden her iş gelirdi. Tıpkı bir devlet memuru gibi her gün bağda bahçede, tarlada çalışırdı.  Hiç yerinde duramaz, çarşı pazar gezerdi.  İlerlemiş yaşına rağmen gözleri çakmak çakmak görürdü.  İleriyi gördüğü kadar ileri görüşlüydü de.
    Hacı Goflaz, Hacı Babam vefat edinceye kadar onu hiç yalnız bırakmadı. Her cuma ara vermeksizin kader arkadaşının cumasını ihya etmesine nezaret ve refakat etti. Bizim için bu, mutat hale gelmişti.  Günlerden   cuma ise Hacı Goflaz görevini ifa etmek  üzere mutlaka ufukta gözükürdü. Hacı Goflaz ufukta belirmişse bilin ki günlerden cumadır.
    Hacı Goflaz, Cuma günü erkenden gelir, uzaktan seslenir, geldiğini haber verir, sonra selam vererek dostunun yanına geçerdi. Uzun uzun hasbıhal ederlerdi. Hacı Babam, cumaların dışında dışarıya çıkmadığından her şeyi merak ederdi.         Ne de olsa bir zamanlar köyün muhtarlığını yapmıştı. Biz, aynı dili konuşsak da yaşımız gereği onun   dilinden pek anlamazdık.  Onun dilinden en iyi Hacı Goflaz anlıyordu.
    Hacı Goflaz, bir haftanın haberlerini bütün teferruatıyla verir, dostunu her şeyden haberdar ederdi. Böylece onun gören gözü, duyan kulayı, yürüyen ayağı  olurdu. Hacı Goflaz adeta haflalık terapi yapıyordu. Vakit gelince  beraberce kol kola yola çıkarlar ve camiye vasıl olurlardı. Cuma çıkışı dönüş merasimi başlardı. Hemen dönmezler, bir yere otururlar, çay kahve içerler, eş dostla muhabbet ederlerdi. Her ikisinin de seveni, hal hatır soranı çoktu.  Bu hal hatır sormalar haftada bir göründüğü için daha ziyade Hacı Babam'a yönelik olurdu. Cuma günleri tam bir bayram havası içerisinde geçerdi. Aynı minval üzere ikindiye doğru eve dönerler ve bir dahaki cumaya kadar helalleşerek ayrılırlardı.
    Bu, bir değil, iki değil, üç değil, tam çeyrek asır sürdü. Hacı Goflaz, bir iki istisna olabilir, vazifesini hiç aksatmadı. Yaptığı işten hiç şikayetçi olmadı. Bir nebzecik olsun sitem bile etmedi. Sesini yükseltmedi, yüzünü ekşitmedi. Hep güler yüzlü hep hoşsohbet olarak kalmayı başardı. 
    Bu yaşıma geldim, dünya üzerinde böyle iki arkadaşa, böyle iki dosta ben rastlamadım. Siz rastladınız mı bilmiyorum.
    Hacı Babam'ın vefatından sonra Hacı Goflaz da pek fazla yaşamadı. Dostunun yanına gitti.
    Birbirlerini Allah için seviyorlardı.
    Öyle inanıyorum ki Allah'ın lutf u keremiyle cennette de beraberlerdir.
    Kişi, bu dünyada da , öbür dünyada da sevdiğiyle beraberdir.