Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


HAİNLER YİNE SAHNEDE

HAİNLER YİNE SAHNEDE


Cennet vatanımız bir haftayı aşkın bir süredir orman yangınlarıyla mücadele ediyor.

Dört bir taraftan kuşatılmış vaziyetindeyiz. Memleketimizin ciğerleri cayır cayır, göz göre göre yanıyor. Feryatlar ayyuka çıkıyor. Görüntüler yürek burkuyor. Dayanılır gibi değil. Yanan sadece ağaçlar değil, ormanlarla birlikte bir hayat yanıyor. Börtü böcek, kurt kuş yanıyor.

Yetkililer, yöre halkı, tüm fedakâr insanlar yangınları söndürmek için canını dişine takıp seferber olmuş durumda. Ateş bu sefer bacayı değil tüm yerleşim yerlerini sarmış durumda. Mücadelemiz tüm hızıyla sürüyor ama bu sefer aciz kalıyoruz.

Ülkemiz orman yangınları açısından risk altında. Her yıl bu tehlikeyi yaşıyoruz fakat bu seferki başka. İhmalkârlıktan öte hainlik kokuyor. Bile bile, kasten ve hile ile yakılmış görünüyor. Anlaşılmadık bir durum değil. Daha yakın zamanda bir takım aydın geçinenler bunu ekranlardan dillendiriyorlardı. “Yakında aynı anda orman yangınları çıkarılacak. Türkiye zor durumda bırakılacak, hazırlıklı olun” diyorlardı.

Aynı anda yedi-sekiz-on yerde yangının çıkması ne demek? Bu, sabotaj değildir de nedir? Mantar biter gibi orman yangınları çıkıyor.

Bu, doğrudan dış güçlerin, vatan hainlerinin, içimizdeki işbirlikçilerinin kirli bir tezgahı. Hain terör örgütü PKK “ormanları ben yaktım” diyor, bazılarınca görmezden geliniyor. Israrla hedef saptırılıyor.

Ormanlarımızı kasten yakan kim olursa olsun vatan hainidir, insanlık düşmanıdır. Ormanlar bütün insanlığın ortak malıdır, bütün canlıların hayat sahasıdır. Bir ülkenin sınırlar içinde bulunan ormanlar sade o ülkenin değildir, tüm dünyanındır. Siz balıklara, kuşlara, rüzgârlara, yağmurlara… sınır çizebilir misiniz?

Ormanın yok olması demek, dünyanın yok olması demek. Maalesef insanlık kendi eliyle kendi sonunu hazırlıyor.

İşin teknik ve siyasi kısmı uzmanlarınca enine boyuna tartışılıyor. Sıcaktan, nemden, ihmalkârlıktan, hainlikten… diyenler var. Bu seferki başka. Düpedüz hainlikten.

Bırakın ormanı ateşe vermek, bir canlıyı bile bile öldürmek, kılına dokunmak, Müslümanlığı geçtik insanlık olamaz.

Düşmanlığın da bir ahlakı var. Hiçbir değer ölçüsü olmayanların insanlığa yapamayacağı kötülük yoktur. Basında, sosyal medyada hainlere inat, vatanperver insanların feryatları yükseliyor.

Milli gururumuz Aziz Sancar: “Yanmayan ağaç değil, yakmayan insan yetiştirmeliyiz” diyor. Yanmayan ağaç olmaz, yakmayan, ona sahip çıkan, koruyup kollayan insan olur.

Aziz Sancar’ın da ifade ettiği gibi bizim “insan” sorunumuz var. Bizler, yakmaya değil kesmeye kıyamayan bir medeniyetin evladlarıyız. Okullarımızda, Mehmet Emin Yurdakul’un “Sakın Kesme” adlı şiiri yıllarca okutuldu. Orada ağaç kesen el iyi olmaz, deniliyordu.

Ormanları yakanlar iflah olur mu? Ne mümkün. Kâinatın gerçek sahibi Cenab-ı Allah, yarına bırakır ama yanına bırakmaz. Hainler emellerine ulaşamayacaktır.

Bizler “yarın kıyamet kopacağını bilseniz bile bir fidan dikin” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz.

Ormanlarımızı yeniden yeşertmeye muktediriz. Hainlere hesabı sorulmadan yüreğimizin ateşi sönmez. “Mazlumların dünyasında kıyamet koparken, zalimlere rahatlık verme Allah’ım!”