Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Yılmaz İMANLIK


HANGİSİ DAHA ZOR?

HANGİSİ DAHA ZOR?


    Kitap yazanlar iyi bilir. Kitabın yazılma serüveni bittiği zaman iş bitmiş değildir. Asıl iş ondan sonra başlar. Çünkü yazma sürecinde mücadeleniz sadece kendinizle olurken basım aşamasında aşmanız gereken daha çok engel çıkar karşınıza.
    Kitap basıldıktan sonra da zorlu bir yolculuk sizi bekler. Çoğu zaman traji-komik bir yolculuğa dönüşür bu.
    Maalesef trajik sahneleri en çok meslektaşlarımızla yaşarız. Özelde ise edebiyat öğretmeni arkadaşlarımızla. Tabi ki istisnalar vardır. Onların yeri her zaman ayrıdır. Ancak bazen yaşadığımız öyle şeyler oluyor ki bir arkadaşımızın tek hareketi bile yazmayı bırakmamıza sebep olabilir mesela.
    Aslında her şey, emeğe saygı ile başlar. Sevsen de sevmesen de emek verilerek oluşturulmuş bir esere saygı duymak elzemdir. Bu, bütün sanat dalları için geçerlidir.
    Zamanın birinde bir edebiyat öğretmeni arkadaşımla yaşadığım iki dakikalık traji-komik sahne beni hiç unutamayacağım şekilde yaralamıştı. Bu, başka insanlar için sıradan bir olay olabilir ama ben derinlemesine düşündüğümde içimden kime kızacağımı bilemedim aslında.
        Bir okulda bir edebiyat öğretmeni arkadaşımın adına yeni çıkan kitabımı imzaladım, öğretmenler odasında kendisine takdim ettim. Çünkü bütün liselerdeki en azından edebiyat zümre başkanı arkadaşlarıma bu kitabı hediye etmek istedim. Arkadaşımın yaptığı hareket şu: “Ben bu kitabı başka bir arkadaşımdan aldım, okuyup değerlendireceğim.”
     Haydaa! Çok güzel, tamam oku, değerlendir ama bu, sana özel imzalanmış bir kitap. Önce bir teşekkür et, hayırlı olsun de, bu kitabı kitaplığımın en güzel yerinde saklayacağım de…”  İsme imzalanmış kitapların önemini bir edebiyatçıya anlatmaya gerek yok ki.
    Ben resmen şok oldum, hiç sesimi çıkarmadım, o imzaladığım sayfayı yavaşça yırtıp çöpe attım. Belki de çöpe attığım başka bir şeydi…
     Okul müdürü olan arkadaşıma bu olayı anlattım. Bana dedi ki: “Sen o yırttığın kitabı bana ver, ben onu okul için kullanayım.”
    Demek istediğim şu, sen benim kitabımı okuma arkadaş, değerlendirme;  senin ne okumana ne değerlendirmene ihtiyacım var. Emeğe saygı duymayan insanların o esere elini sürmeye bile hakkı yoktur. 
    Belli bir emek verilerek ortaya konmuş her eser saygıyı hak eder. Bu saygıyı önce yakınlarımızdan bekleriz. Ve yakınlarımızın en ufak bir dudak bükmesi bizi üzer…