Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Yılmaz İMANLIK


HAYAT TRENİ


Yola çıktı mı bir kez hayat treni,
Alır başını gider ardına bakmadan.
Son istasyona kadar hatırlamayız freni,
Basar gider karanlıkta farları yakmadan.

Kapımızı bir kez çalar çocukluk yılları.
Bir ağlayışla her şeye sahip olmak ne kolaydır.
Dünya gözlerimizin görebildiği kadar büyük,
Gülüşlerimiz bir gülün tebessümü kadar doğaldır.

Kimileri insafsızca harcar okul yıllarını.
Kimileri içinse hayattaki en güzel bahardır.
Hayat ağacı geleceğe umutla sürer dallarını,
Her dalında bin bir çeşit çiçek vardır.

Gözlerimiz ufukta gülümseyen güneşe kilitlenir.
Ellerimizi uzatsak, dokunmak içten bile değildir.
Tren gider, yol gider, yaprak düşer, ömür törpülenir.
Geceleri yeniden gündüze çevirmek mümkün değildir.

Karşımızda uzayıp giden yollar, önümüzde kum saati
Kumların dansı biter, yolların şarkısı bitmez.
Her yaprak dökümünde yeni bir şiir başlar içimizde,
Şiirler biter, mevsimlerin alaycı bakışları gitmez.

Ellerimize âşık bir gülü koklamak varken,
Hep olmayan baharın güllerine vuruluruz?
En yakın dostlarımız yanı başımızda dururken,
Kapılar ardından başka dostlara bakıp yoruluruz.

Puslu bir şehirden geçerken gecenin vakti,
İçimizden birini bırakırız, kalbimizin bir parçasını.
Sokaklardan firar eder yalnızlık, gözlerimizde yakalanır.
Kirpiklerimiz kaldıramaz hem yalnızlığı, hem dost acısını.

Keşke yetmişinde karşısına çıksa o delikanlı,
Gözlerindeki bütün ateşi sönmüş o ihtiyarın.
İlk istasyona dönse hayat treni, yolcular heyecanlı,
En tatlı an´a sığsa hayaller, gelmese yarın.

Biter mi bu yollar biter mi bu şiir?
Belki de yanı başımızda son durak, kim bilir.
Vagonlar dolusu kıtaların ağırlığında eziliriz.
Rayların bittiği yerde trenin altına kendimiz diziliriz.

Herkes için bir vagon ayrılmıştır hayat treninde.
Ve herkesin alnına yazılan bir şiir vardır.
Bazen hayat kırıntıları toplamak için ayrılırız yerimizden
Sonra, yeniden yola devam ederiz hayat treninde?