Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Selim EROĞLU


HAYIRLI DAMAT


Samsun-merkeze taşınalı fazla bir zaman olmamıştı. Ortama alışmaya ve çevreyi incelemeye çalışıyordum. Aynı zamanda dost ve arkadaş çevremi genişletmekle meşguldüm.
Görevimin yanı sıra uzun zaman gözlem yaparak hazineme bir şeyler katmak istedim.

Böyle günler geçerken cep telefonuma bir cenaze ilanı düştü. Cenaze, Terme´den tanıdığım ve çok saygı duyduğum bir büyüğümün annesi idi. Cenazenin öğle namazına müteakip Ondokuzmayıs ilçesinin Cerekli köyünde kılınan namazın ardından aile mezarlığına defnedileceği bildiriliyordu.

Bir an gidip gitmemekte tereddüt yaşadım. Rahmetliyi tanımıyordum ama muhterem mahdumunu ve aynı aileden birkaç kişiyi daha tanıyordum. Sevdiklerimin yanında bulunmak ve acılarını paylaşmak istedim. Ne de olsa sevinçler paylaşıldıkça çoğalır, acılar paylaşıldıkça azalırdı. Böyle biliyor, böyle inanıyor ve böyle uyguluyordum. Beraber gitmek üzere bir-iki arkadaşımı aradım. Sağ olsun kabul ettiler. İçimizden birisi hiç gitmese de Cerekli köyü hakkında malumat sahibiymiş. Bize bildiği kadarıyla mihmandarlık yaptı.

Cerekli, Ondokuzmayıs ilçesine bağlı olmasına rağmen Taflan´dan sapılarak gidilebiliyor. Sahilden, yani ana yoldan 20 km kadar içeride. Engebelli bir arazisi var. Vaktiyle dağlar, tepeler ormanmış. Buraya daha ziyade Trabzon´dan gelip yerleşmişler. Şimdilerde ormanların yerini fındık tarlaları almış. Dağınık dağınık tipik Karadeniz evleri yapılmış.

Güzel bir camisi var. Caminin yanında sıra sıra, pek böyle yerlerde rastlayamayacağımız, son derece ihtişamlı üç tane villa var. Borsan holdingin sahiplerininmiş. Öğreniyorum ki Borsan holdingin sahipleri buralıymış. Köylerinden vaz geçmemişler ve buraları ihya etmişler.

Cenaze bir hayli kalabalıktı. Uzaktan yakından bir hayli gelen vardı. Kalabalıktan, cemaatin çoğu namazı dışarıda kılmak zorunda kaldı.

Cenaze namazını da kıldıktan sonra mevtayı hemen yakındaki kabristanlığa götürdüler.

İslami usullere göre defin yapıldıktan sonra taziye için mevtanın yakınlarının sıra olması istendi.

Bu arada daha önce hiçbir cenaze merasiminde görmediğim garip bir hadise oldu.

Yetmiş yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim, beyaz sakallı, kalın gözlüklü,hafifçe kilolu bir zat eline mikrofonu aldı ve cemaate hitaben aynen şunları söyledi:

?Muhterem misafirler, içinizde beni tanıyan var, tanımayan var. Ben, şu an defnettiğimiz mevtanın oğluyum. Merhum annem sekiz çocukla daha 40 yaşına varmadan dul kaldı. Babamızı elim bir hadise sonucu kaybettik. Anam, dul bir kadın olarak saçını süpürge etti, sekizimizi de okuttu, adam etti. Bizi kimselere muhtaç etmedi. Her birimiz dünyanın dört bir tarafına dağıldık. Ben şu an anamın cenazesi için Almanya´dan geldim. Son üç yıldır anam felçliydi. Bu zaman zarfında kızının-damadının yanında kaldı. Ona en çok damadı baktı. Bir gün bile şikayetçi olmadı. Onun sayesinde bütün evlatları olarak hep anamızın hayır duasını aldık. En azından bedduasını almadık. Ben, anamın bu hayırlı damadına huzurlarınızda teşekkür etmek
istiyorum. Sizin de ona , istirham ediyorum, teşekkür etmenizi istiyorum. Kendisinden Allah razı olsun. Cenab-ı Allah herkese böyle hayırlı damat nasip etsin.?

Herkes gibi ben de şaşkındım. Başsağlığı esnasında fellik fellik hayırlı damadı aradım. Sonunda buldum. Altmış yaşlarında kuru yağız bir adamdı. Güneşin alnında kavrulmuş buğday gibiydi. Yanına yaklaştım, ?Seni tebrik ederim, Allah senden razı olsun, Allah bize de senin gibi olmayı nasip etsin.?diyebildim.

Ne dese beğenirsiniz.

?Ben bir şey yapmadım, sadece görevimi yaptım, asıl teşekkürü hak eden kızıdır. Kızı iyi olmasaydı benim ne hükmüm olurdu.?

Adamın mütevaziliğine şaştım kaldım.

Merasimdeki adamın sözünü önemine binaen bir kez de ben tekrarlayayım.

?Allah herkese böyle hayırlı damat nasip etsin.?