Hayırlı Günler

08 Mart 2020 Pazar 'Dünya Kadınlar Günü'ydü. Yani kadınların günüydü. Biz de bu toplumda kadınlardan ayrı yaşamıyoruz, bilâkis birlikte yaşıyoruz. Öyleyse gün hepimize hayırlı olsun.
Dünya kadınlar günü nasıl ortaya çıktı? 
Kadınlarla erkekler binlerce yıldan beri birlikte yaşadıklarına göre, 'Kadınlar Günü' diye ayrı bir gün ihdas etmeye niçin gerek görüldü? 
Kadınlar Günü dünyada ilk kez 8 Mart 1857 tarihinde kutlanmış. ABD'nin New York şehrinde 40 bin dokuma işçisi, daha iyi çalışma şartları isteğiyle greve gitmiş. Polisin işçilere saldırması üzerine işçiler fabrikaya kilitlenmiş. Bu kargaşa sırasında çıkan yangında 129 kadın ölmüş. 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Kopenhag'da toplanan Sosyalist Kadınlar Konferansında, Alman Sosyal Demokrat Parti'nin ileri gelenlerinden Clara Zetkin, Amerika'da yangında ölen kadınların anısına 8 Mart tarihinin 'Dünya Kadınlar Günü' (İnternational Woman's Day) olarak anılmasını teklif etmiş. Öneri, oybirliği ile kabul edilmiş. 
Türkiye'de de 1921 yılından bu yana 'Emekçi Kadınlar Günü' olarak kutlanmaya başlamış. Bilgi kaynağı, 'Emekçi Kadınlar Günü' demiş ama ben ilk ifadenin bu olduğundan emin değilim. Ben 'emekçi' ifadesinin bundan çok sonra kullanılmaya başlandığını düşünüyorum.
Kutlamalar önceleri çok yaygın değilmiş. Ancak 1975 yılından itibaren daha yaygın ve geniş kitleler tarafından kutlanır olmuş. Bu arada 12 Eylül 1980'den 1984 yılına kadar bu konuda bir kutlama yapılmamış. 1975'ten bu yana yaygın olarak kutlandı ise, ben o yıllarda 'Kadınlar Günü'nden nasıl haberdar olmadığıma şaşıyorum. Kaç yıl önce konuya aşina olmaya başladığımı da tam olarak hatırlamıyorum.
Bazı kadınlar buna kutlama denmesini doğru bulmuyor, 'anma denilmeli' diyor. Bunu söyleyen bir milletvekili. CHP İzmir Milletvekili Sevda Erden Kılıç, “8 Mart, acı bir olayın yaşandığı anma günü olarak değerlendirilmelidir. Son yıllarda neredeyse sevgililer günü havasına çevrildi… Ben anayım, eşim de baba… Hangi görevi yerine getirirseniz getirin anne, eş, kız kardeş yahut birinin kızısınız. Bunun sorumluluğu var. Toplumun bilincini, örf, adet, gelenek ve görenekleri de kabul edip siyasete böyle bakmak lazım” diyor. (Türkiye, 08.03.2020)
İster kutlama deyin, ister adı anma olsun, konuya ilişkin etkinliklerde toplumun örf ve adetlerinin, gelenek ve göreneklerinin dikkate alınmasını istemeyi, dikkate değer buluyorum.
İslâmiyet, son ve en mükemmel dindir. Onda kadın haklarına yer verilmediğini düşünmek mümkün mü? İslâm dini kadınlara önem vermiş, saygı gösterilecekler arasında ön sırada göstermiştir. Şimdi konu ile ilgili ayet ve hadislere bir göz atalım:
 “Kadınlar sizin için bir elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.” (Nisa; 32)
Bu ayetten, kadınlarla erkeklerin birbirinin tamamlayıcısı olduğu sonucunu çıkarabiliriz.
“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben yan yana bulunacağız.” (Müslim, Birr: 149)
Burada kadınla erkek arasında bir ayırım var mı?
Var. Kadınlar lehine bir ayrıcalık var. Kızların yetiştirilmesine, erkekleri yetiştirmekten daha çok önem verilmiş, daha fazla sevap va'd edilmiş. 
“Cennet anaların ayakları altındadır.” (Nisaî, Cihat; 6)
“Sizin en hayırlınız, kadınlarına en güzel davrananızdır.” (İbni Mâce, Nikâh; 50)
“Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet ediniz. Onlar hakkında (onlara kötü davranma konusunda) Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim.” (Veda Hutbesi, Müslim, Hac; 147)
    Bazı Müslümanlar kadınlara iyi davranmıyormuş. Burada hata İslâm'da değil, İslâm'ın esaslarına uymayanlarda ve uygulamayanlardadır. 
    Bunları söylerken kadınlar gününe karşı olduğumuz anlamı çıkarılmasın. Bu günde kadınlarımızı, diğer zamanlardan ayrı olarak bir kere daha anmış, gönüllerini almış olmanın zararı yoktur, faydası vardır. 
    Ancak, bu günde hak arama bahanesiyle ya da söylemiyle meydanlara çıkıp ortamı germenin, huzuru bozmanın, kanunsuz yollara başvurmanın manası yoktur. İsteyen dileğini kırıp dökmeden, sakin ve adabınca ifade etsin. O zaman sorun kalmaz.