Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

B.Rahmi ÖZEN


HEPSİNDEN İYİSİ BİR GÖNÜLE GİRMEKTİR

HEPSİNDEN İYİSİ BİR GÖNÜLE GİRMEKTİR


Tasavvufu tanımlarken;
“Nefsi ateşte kavurmaktır.” Diyor, dervişlerden biri.

Bir başkası:
“Kabuk kabuk benlikten sıyrılmaktır!” Diyor.
“Şeytanın yüzüne; unutamayacağı bir sille indirmektir.” Diyor diğeri.

“Riya karışırsa dervişin işine; yandı, gitti demektir o kimse.” Diyor, Taptuk Hünkâr.
Aşk dolu bir yürek., bulunmaz bir sükûn; bir iç huzur sahibidir Mü`min…

Bir sabır, bir feragat, bir tevekkül ummanıdır bakınca tepeden tırnağa…
Isıtan, ışıtan, seven dost gözlerin sahibidir o. Dillere destan bir hizmet, bir aşk eridir her hal içinde.

Tepeden tırnağa nur yansıtan bir yüzü, bal tatlılığında bir sözü vardır konuşunca. Görenler ve dahi dinleyenler onu¸bir söz sultanı, bir söz abidesi görmüş gibi olurlar. Gayrisini kelimelerin harcı değildir ol Mü`mini anlatmaya. Nefsiyle giriştiği ve onu mağlup etti müthiş bir kavganın içinden çıkmış, gönül adamıdır. Kavga da ne demektir onca sıfattan sonra demeyin. Onun kavgasının adı; barıştır. Aydınlığın karanlıkla, sıhhatin hastalıkla, aklın gafletle, genişliğin darlıkla; aşk ve şuurun donukluk ve sönüklükle savaşıdır bu. Tasavvuf, bu yolda kuvvet macunudur. Hikmet iksiridir.

Tasavvuf, yüksek bir insan sevgisidir. Ona sade bir İslamiyet diyebilirsiniz ki; evde tarlada, çarşıda pazarda, dergâhta bargâhta, düğünde davette, gizlilikte alenilikte velhasıl her yerde yaşanır. Bildiklerimiz, bildiğimiz kadar olandır ve sınırlıdır. Her şeyi Yüce Allah bilir. Bizim bildiklerimiz, umman içinde katre bile değildir. Tanınmak, bilinmek, övülmek istemeyin! Şöhret, övgü, riyaset sizi yakıp kül eyler. İlmin evveli acıdır. Sonu baldan tatlıdır. Amma ilmin başı da; kişinin kendini bilmesidir. İnsanın iç varlığı nefrete, kara düşünceye ve kötülüklere eğilirse; bu, nefse yenikliğin açık halidir. Sevgiye, hoşgörüye, iyi niyete yönelirse; bu da, ruh ve gönül tezahürüdür. Gönül denen şey, kendi içinde bir ulu cihandır.
Rabbimize giden yolun adı bilir; gönlü. O köprüyü yıkan bir can, tamir edebilir mi rabbimizin binasını?

“Miskinlikte buldular, kimde erlik var ise
Merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise.

Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar;
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise.

Aksakallı pir hoca, bilemez hali nice;
Emek vermesin hacca, bir gönül yıkar ise.

Sağır işitmez sözü, gece sanır gündüzü;
Kördür münkirin gözü, âlem münevver ise.

Gönül Çalab`ın tahtı, Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise.

Sen, sana ne sanırsan, ayrığa da onu san
Dört kitabın manası, budur eğer var ise.

Bildik gelenler geçmiş, konanlar geri göçmüş;
Aşk şarabından içmiş, kim mana duyar ise.

Yunus yoldan azuban, yüksek yerde durmasın;
Sinle sırat görmeye, sevdiği didar ise.”