Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


HER AY­RI­LIK BİR GÖNÜL HİKÂYESİ TAŞIR


Ha­ya­tın için­de ka­vuş­mak da var ay­rı­lık­ta. Her ay­rı­lık bir gönül hi­kâ­ye­si bı­ra­kır ar­dın­da.

Daha il­ko­ku­la gi­der­ken baş­lar ay­rı­lık se­rü­ve­ni. Ana ku­ca­ğın­dan eği­tim yu­va­sı­na adım atar­ken ağ­la­ma ve hü­zün­len­me­nin se­be­bi ne ola ki?

Şart­lar ge­re­ği göç­ler, tah­sil ha­ya­tı, yeni bir iş, yeni bir eş, yen ar­ka­daş­lar edi­nir insan. İnsan bu gönül taşır bi­lin­me­yen bir ye­rin­de.

Her ay­rı­lık bir gönül hi­kâ­ye­si­dir dedik ye gi­riş­te, öy­le­dir zan­nım­ca. İnsan ar­dın­dan bı­rak­tı­ğı yıl­la­rı, geç­ti­ği yol­la­rı bile arı­yor. Bu bir gönül hi­kâ­ye­si de­ğil­dir de nedir?

Tak­vim­ler 2011 se­ne­si­nin yaz ay­la­rı­nı gös­ter­di­ği za­man­dan beri üçün­cü veda bu. Önce Ünye´yi, ar­dın­dan Akkuş´u ve şimdi de Terme´nin Hü­se­yin­mes­cit bel­de­si­ni terk edi­yo­ruz. Ge­ri­de bı­rak­tık­la­rı­mız öyle basit şey­ler değil. Bir kere öğ­ren­ci­le­ri­miz var. Ar­dın­dan mesai ar­ka­daş­la­rı­mız. Sonra orada edin­di­ği­miz dost­lar.

Hepsi o kadar mı? Hayır değil. Çev­re­de­ki evler, mu­hit­te bu­lu­nan bit­ki­ler, hatta yol­da­ki taş­lar bile? On­lar­dan da ay­rı­lı­yor insan. Ma­dem­ki gönül ta­şı­yor geç­mi­şin­de ne varsa öz­lü­yor işte?

Be­nim­le bir­lik­te üç kişi daha ay­rı­la­cak ora­dan. Üçü de bu sene baş­la­dı­lar ora­da­ki iş­le­ri­ne. Onlar da ilk ay­rı­lı­ğın hüz­nü­nü ya­şa­ya­cak belki. Daha ön­le­rin­de uzun, upu­zun se­ne­ler var. Çok ay­rı­lık­lar çok ka­vuş­ma­ma­lar ya­şa­ya­cak­lar.

Han­gi­sin­den baş­la­ma­lı. Biz Fatoş Küçük´ten baş­la­ya­lım önce. Okula ilk gel­di­ği günü ha­tır­lı­yo­rum. Oku­lun mer­di­ven ba­şın­da kısa bir ko­nuş­ma­mız ol­muş­tu. Daha bir iki da­ki­ka geç­me­den onun­la da iyi an­la­şa­ca­ğı­mı­zı an­la­dım. Ya­şıt­la­rı­na göre fark­lı cüm­le­ler ku­ru­yor­du. İçim­den ?oku­yan araş­tı­ran biri´ belli ki diye ge­çir­dim. As­lı­na ba­kar­sa­nız se­vin­dim. Böy­le­le­riy­le kar­şı­laş­mak zor olu­yor­du.

Ara­dan bir ay geç­me­den tah­mi­nim­den de faz­la­sı­nı bul­dum. Ancak ya­kın­da ay­rı­la­ca­ğız.

Sonra Kev­ser Özkay geldi. İlk gör­dü­ğüm­de öğ­ret­men oda­sın­day­dı. Ta­nış­tır­dı­lar. İngi­liz­ce der­le­ri­ne gi­re­cek­miş. Onun­la on, on beş gün sonra baş­la­dık ko­nuş­ma­ya. Zaman geç­tik­çe ta­nı­yor­duk bir­bi­ri­mi­zi. Bak­ma­yın sakin gö­rü­nü­mü­ne bazen si­nir­len­di­ği olu­yor ama kız­ma­sı bile fark­lı. Bir şeye kız­mış mı, sev­miş mi belli değil. Onu ta­nı­yan­lar bilir. Ama ben an­lı­yo­rum. Çünkü ara­dan geçen on ay çok yönlü ta­nı­ma­mı­za ve­si­le oldu.

Kev­ser Özkay aile­den iyi ye­tiş­ti­ril­miş. Şöyle de di­ye­bi­li­riz; iyi bir aile­den ye­tiş­miş. Zaten genel dav­ra­nış­la­rı bunu gös­te­ri­yor. Öğ­ren­ci­ler­le kısa sü­re­de nasıl bu kadar iyi bir ir­ti­bat içine girdi an­la­ya­ma­dım. Öğ­ren­ci­le­ri onu çok se­vi­yor. Üs­te­lik de sev­di­ği­ni belli edi­yor. Fatoş Hoca ve bi­raz­dan bah­se­de­ce­ğim Ya­se­min Ho­ca­yı da se­vi­yor­lar ama Kev­ser´e olan sev­gi­le­ri­ni belli edi­yor­lar. Di­ğer­le­ri­ni içten se­vi­yor­lar. Han­gi­si ter­cih edi­lir orası başka mevzu.

Son kı­zı­mız Ya­se­min Uya­nık. On­lar­dan bir hafta sonra geldi. Ya­se­min daha çok beyaz renk­li güzel ko­ku­lu bir çi­çek­tir ma­lu­mu­nuz. Ona bu ismi ne güzel ver­miş­ler. O gel­di­ği gün­den beri sakin, ses­siz ha­li­ni ıs­rar­la ko­ru­du. Ha­ya­tın­da bi­riy­le tar­tış­tı mı bil­mem. Daha doğ­ru­su san­mam. Ne­za­ke­ti­ni ömür boyu sür­dü­recek bir ya­pı­da. İşini bilir, işini yapar.

Ya­se­min Hoca tam bir Ana­do­lu ha­nı­me­fen­di­si. İnsan bu yaşa gelip nasıl bir güzel bir çiz­gi­de ka­la­bi­lir. İnsan; üzü­lür, se­vi­nir, kor­kar, en­di­şe­le­nir? Onda bun­lar­dan bir emare yok gibi. Tabi yü­zü­ne ba­kı­lın­ca. İç dün­ya­sı­nı bir ona sor­mak lazım. Hangi fır­tı­na­lar ko­pu­yor kim bilir.

Ya­se­min Ho­cay­la ko­nu­şur­ken yere bak­ma­ya mec­bur­su­nuz. Bu bir zor­la­ma değil. Onun ede­bin­den ge­li­yor. İste­si­niz de başka türlü dav­ra­na­maz­sı­nız.

Ben bu üç kı­zı­mı­zın bir­bir­le­riy­le uyu­mu­nun bu kadar güzel ola­ca­ğı­nı tah­min et­mez­dim. Otuz üç sene için­de üç tane ba­ya­nın an­laş­tı­ğı­na bu za­ma­na kadar pek şahit de­ği­lim.

Yerim bitti. Hep­si­ne bir ömür sağ­lık ve ba­şa­rı di­li­yo­rum. Bir ve­da­ya be­ra­ber ha­zır­la­nı­yo­ruz. Yolar ay­rı­la­cak. Ancak hayat de­ni­len şey kimin önüne ne çı­ka­rır o belli ol­mu­yor işte.

Her ay­rı­lık bir gönül hi­kâ­ye­si taşır ves­se­lam.