Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Mehmet TÜRKAN


HIDIRELLEZ

HIDIRELLEZ


6 Mayıs günü Anadolu ve Türk kültürünün en eski gelenek ve inançlarından biri olan Hıdırellez günüdür. Dolayısıyla geçen hafta yapılan Sakarlı Hıdırellez şenliklerinden mülhem bu hafta konu ile ilgili olarak daha önce yazmış olduğum bir yazımı geç de sizlerle tekrar paylaşıyorum.

Mayıs ayının 6. günü Rumi takvime göre 23 Nisan (Abrul/Aprul/Abril) günü Hıdrellez Günü olarak kabul edilir. Bu günün adı nereden gelir? Kültürümüzdeki yeri nedir? Ne zamandan beri kutlanmaktadır? Onu açıklamaya çalışalım.

Rumi 23 Nisan, Miladi 6 Mayıs’a tekabül eden sayılı günlerden birisidir. Bugüne, Ruz-ı Hızır denir ve yazın başlangıcı sayılır.

Eskiden mevsimler “Yaz” ve “Kış” olarak ikiye ayrılırdı. Yaz, 6 Mayıs’ta başlar ve 186 gün sürer, kış ise 8 Kasım’da başlar 5 Mayıs’a kadar 179 gün sürerdi. (Şubat 29 gün çekerse 180 gün olur)

Hıdrellez, Hızır ve İlyas kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Lügat anlamı, yeşillik, çayır, çimen, taze fidandır.

İnanışa göre, Hızır ve İlyas 6 Mayıs’ da bir araya gelip otururlarmış. Onların oturduğu yer yeşillenir, bereketlenirmiş. Bu buluşma yazın başlangıcı sayılırmış. Anadolu halkımızın Hızır ve İlyas’ a saygısından dolayı adlarının birleşimi olan Hıdrellez günü değişik yerlerde değişik sevgi ve saygı gösterilerinde bulunulur, kutlamalar yaparlar adına da Rûz-ı Hızır denir.

Hızır ve İlyas’la ilgili çeşitli rivayetler vardır. Bazı araştırıcılara göre peygamber, bazılarına göre de büyük bir velidirler.

Rivayetlere göre, Hızır, İlyas ve İskender ölümsüzlük suyu olan ab-ı hayatı bulmak üzere yola çıkmışlar bir yol ayırımına gelince da Hızır ve İlyas bir yoldan İskender ayrı bir yoldan gitmiş. Hızır ve İlyas ab-ı hayatı bulup içmişler. İskender bulamamış. Bundan sonra ölümsüzleşen Hızır, karada, İlyas da denizde başı dara düşenlerin yardımına koşarmış. Bir başka söyleyiş ve Şehnameye göre Hızır İskender’in veziridir.

Bu gelenek ve inanış atasözlerimize de yansımış.

Mesela: ”Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez, Hızır gibi yetişti, Hızır’ın eli deymiş, Hızır uğramış, Allah Hızır uğratsın…”gibi.

Anadolu inanışında ise Hızır’a zahiri, bâtınî ve ledünnî bütün ilimler verilmiş, Musa peygamberle yolculuk ve arkadaşlık etmiş ve bir takım olağanüstülükler yaşamıştır. Peygamberimiz onu “Kardeşim” diye taltif etmiştir. Kısacası, Hızır bütün ilimlere vâkıf hiç umulmadık anda, umulmadık bir yerde beklenmedik bir şekilde karşımıza çıkabileceği, evlere uğrayabileceği inancı hâkimdir.

Anadolu’da Hıdırellez kutlamalarında yapılması adet olan eğlenceler ve kır gezilerinin yanı sıra pek çok batıl inançta görülmektedir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Bütün senenin sıcak ve sıkıntısız geçmesi için ateş üzerinden atlama, kısmetin açılması için niyet edip mani söyleme, ev sahibi olmak için o gece gül dibine evcik yapma, zengin olmak için gül dibine para gömme, hastalıklardan korunmak için yeşil çimenler üzerinde yuvarlanma, şifa için çok çeşitli çiçeklerin bulunduğu sudan içme, bereket için çok renkli elbiseler giyme… vb.

Anadolu’nun bazı köylerinden Hıdırellez inanç ve geleneklerinden örnekler vermeye çalışalım:

Bazı yörelerde Hıdırellez olan 6 Mayıs günü çocuklar bir kabın içine su doldurup suyun içine bir kurbağa koyar üzerini bir bez ile bağlarlarmış. Evleri sıra ile dolaşarak fasulye, nohut, tereyağı, pirinç, bulgur toplarlar sonra da bu malzemelerden köyün en güzel yemek yapan ihtiyarına pilav pişirtilip topluca yenilirmiş. Bu malzemeler toplanırken hep bir ağızdan:

“Yağ yağ yağmur

Teknede hamur

Ver Allah’ım ver

Sicim gibi yağmur”

Tekerlemesi söylenirdi.

Anadolu’nun bazı köylerinde 5 Mayıs akşamı köylüler köy odasında toplanır. Hedefe bir yumurta dikilir. Gençler Tüfek ve tabancalarla nişan alır, vuran gence de bir koç veya seyis hediye edilirdi. Yine 5 Mayıs gecesi soğan yaprakları eşit olarak kesilip ikisine de ayrı ayrı birine siyah diğerine beyaz iplik bağlanır ve dilek dilenirdi. Hıdırellez günü sabah olunca bunların hangisi daha çok uzamışsa o dileğin kabul olduğuna inanılırdı.

Gelinler akşamdan baba evine gönderilirdi. Baba evine gönderilen gelinler hep bir araya toplanıp büyük ceviz ağaçlarına zincirlerden salıncaklar kurup hep bir ağızdan türküler söylerlerdi.

Hıdırellez günü kutlama yerine hep birlikte gidilir, çayırlıklarda güreş tutulur, kazananlar alkışlanıp ödüllendirilirdi. Ayrıca topluca yemek yenilir, topluca dua edilirdi.

İnanışa göre Hızır ve İlyas senede bir kez buluştuğu için bunu iyi değerlendirmek gerekirmiş. Bunu değerlendirmek için bazı gelenekler ve adetler oluşmuş. Anadolu’muz daha nice efsaneler vardır. Ancak kimi gün yüzüne çıkmış kimi hafızalardan silinip gitmiştir. Faruk Nafiz Çamlıbel’in bir şiirinde söylediği gibi Anadolu’muz yazılmamış destanlarla doludur. Her karışında atalarımızın kanı, kefensiz şehitleri vardır. Her yöresi, beldesi, köyleri bilinmeyen binlerce olayı ve kahramanları bağrında saklar. Binlerce efsane, halk hikâyesi, binlerce ve destanlarla örülüdür.

6 Mayıs günü geldiğine göre artık yaz geldi diyebiliriz. Hâlâ ısınmayan bu günlerden sonra Hızır ile İlyas buluşur Hıdırellez olur ve yaz gelir diye bekliyoruz.