Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


HÜSEYİN HOCANIN ARDINDAN


Mübarek cuma günü çok sevdiğim, meslektaşım, komşum, ömrünü eğitime adamış Hüseyin Bey´i bu fani âlemden ebedi aleme uğurladık.

Vefat haberini aldığımda mübarek Berat gecesinin ertesiydi. İnşallah kurtuluş beratını alarak bu fani âlemden göç etmiştir.

Hüseyin Hoca, yaklaşık üç yıl kadar önce amansız hastalığına yakalanmıştı. Sürekli hastalığıyla mücadele ediyordu. Bir yandan da asıl mesleğini ihmal etmemeye çalışıyordu. Gerek yüz yüze, gerek telefonla sık sık görüşüyorduk. Kendisiyle ve hastalığıyla barışıktı. Rahatsızlığının bütün ayrıntılarını hiç rahatsız olmadan anlatıyordu. İyileşeceğine inancı tamdı. ?Önce Allah´ın izniyle, sonra da doktorların yardımıyla hastalığı yendim? diyordu. ?Cenab-ı
Allah ne derse o olur? derdi. Kadere inancı tamdı.

Son zamanlarda tedavi için sık sık Ankara´ya gidiyordu. Her görüşmemizde iyileşme yönünde bir adım daha mesafe kat ettiğini söylüyordu. Biz iyileşmesi için duacıydık. İnancımız ve beklentimiz bu yöndeydi. Ani vefatı bütün sevenlerini üzdü.

Mübarek cuma günü ?Öğretmenler Apartmanı?nın önünde yapılan cenaze merasimi O´nun ne kadar sevilen biri olduğunun ispatıydı. Bütün sevenleri, meslektaşları, komşuları, öğrencileri ? hasılı bütün sevenleri merasimde hazır bulundu. Kalabalıktan anlaşıyordu ki Termeliler O´nu sevmişler ve bağırlarına basmışlar.

Müftü Bey, O´nun eğitimciliğinden, insaniyetinden bahsederek, Peygamber mesleğini icra ettiğini ve kutsal bir vazife yaptığını ifade etti. Gösterdikleri vefadan dolayı bütün öğretmenlere teşekkür etti.

Hüseyin Bey Giresunlu´ydu ama tam 25 yıldır ilçemizde görev yapıyordu. Ailece Termeli olmuşlardı. Terme´yi, öğrencilerini, komşularını, Termeli´yi ailece çok seviyorlardı.

Onunla daha önceleri, meslektaş olmamız hasebiyle hasbelkader tanışıyorduk. Anadolu Lisesi´ndeyken, şimdi eczacı olan oğlu Burak´ı okutmuştum. Velim olmuştu.

Daha sonra kaderin ikramı komşu olduk. Beraber aynı apartmana taşındık. Apartmanın adını ?Öğretmenler Apartmanı? diye beraber belirledik.

Apartmanda, yöneticiliğimizi, başkanlığımızı yaptı. Birçok icraata imza attı. Çalışmayı çok severdi. Hiçbir şeyden yüksünmezdi. Apartmanımıza asansör yapılmasında, kalorifere geçmemizde, sonradan doğalgaza geçilmesinde büyük emekleri oldu.

Kendisine ?Başkan? diye hitap ederdik. Kızmayı bırak, gayet memnun olurdu. Zaten o hiçbir zaman kızmazdı. Ben onun kadar sakin insan görmedim desem mübalağa etmiş olmam.

Herkesle iyi geçinmek onun şiarı idi. Geçimsiz insanlarla bile geçinmesini bilen bir yapısı vardı. Çözülemeyen işleri zamana bırakır ve zamanla çözerdi.

Ailesine çok bağlıydı. Bırakın ailesini, kimse hakkında olumsuz bir cümle kurmazdı. Hep ?Allah hayırlısını versin? derdi. Rahmetli annesi şeker hastasıydı ve haftada birkaç kez diyalize giriyordu. Son zamanlarında yanında kalıyordu. Annesini zaman zaman sırtında taşırdı. ?Niye ben bakıyorum da kardeşlerimim bakmıyor? demezdi.
?Annemin hayır duasını almak bana nasip oldu? derdi. Eşi de çalıştığı için sırf annesinin rahatı ve memnuniyeti

için özel bakıcı tutmuştu. Annesine kim ?öff? bile dememiştir deseler doğrudan Hüseyin Hoca´yı gösteririm.
Üç yıldır bizim köyde beraber kurban kesiyorduk. Kurban ortaklığımız da oldu. Bu ortaklığa, memnun başlar, memnun ayrılırdık. ?Ömrüm olduğu müddetçe beraber kurban keselim seninle? derdi.

Hüseyin Hoca, mükemmel bir ilkokul öğretmeniydi. Bütün öğrencileri çok severdi. Bırakın onlara kızmayı, yüzünü bile ekşitmezdi. Sesini yükselterek hiç konuşmazdı. Bütün öğrencilerinin iyi bir yere geleceğini ve iyi bir insan olacağını söylerdi.

Ecel geldiği zaman ne bir saniye ileri gider ne bir saniye geri kalır. Ömrü bu kadarmış. Ecel gelmiş cihane, baş ağrısı bahane. Genç sayılabilecek yaşta görevinin başındayken aramızdan ayrıldı. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

Başta ailesine, eşi Fatmagül Hanım´a, çocuklarına, meslektaşlarına ve tüm sevenlerine Allah sabırlar versin.
Başkan´ın ani vefatından dolayı üzgünüm, onun gibi birini tanıdığım için de kendimi bahtiyar sayıyorum.