Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


HÜSN-Ü HÂTİME

HÜSN-Ü HÂTİME


Kadın olsun, erkek olsun belli yaşa gelmiş herkesin hayatında en az bir kere uğradığı yerdir, mezarlıklar. Ya bir tanıdığını, ya bir yakınını defnetmek üzere, ya da kabir ziyareti için gitmiştir. Öyle ya da böyle, her fâninin yolu bir gün oraya düşecektir.

Yüce Allah (cc), bir âyeti kerimesinde öyle buyuruyor:
“Her nefis ölümü tadacaktır.”

Bu âyet, Kuran-ı Kerim`de üç ayrı yerde geçmektedir: Ali İmran 185, Enbiya 35 ve Ankebut 59. Âyette geçen nefis kelimesini `can` ve `canlı` olarak çevirenler de vardır.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek de `Beklenen` isimli şiirinde mezardan söz etmiş:

“Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan bir günahı,
Seni beklediğim kadar.”

Kimi, ölmeden önce mezarını yaptırır. Kimisi “Mezarım mermerden olsun” der. Kimisi de “Öldükten sonra bana görkemli bir mezar yaptırmazsanız, size hakkımı helâl etmem” diyerek evlâtlarını baskı altına alır.
Şimdi, “nereden çıktı bu konu?” diyeceksiniz.

Mezar ve mezarlıklar hayatın gerçeği. Mezarlıklar, farklı yönleri ile ele alınabilecek bir konu. Ben bu yazımda mezarlıklardaki yer darlığına değinmek istiyorum. Bu konuyu yazmaya, Haziran 2010`da Bafra`ya Ali Yücesan`ın babasının cenazesine gittiğimizde karar vermiştim. Kısmet bu güneymiş.

Cenaze namazından sonra şehrin Terme girişi tarafında bulunan mezarlığa geldik. Aracımızı mezarlığın dışında bıraktık. Kapıdan içeri girdik. Tabutu taşıyan kalabalığı takip ediyoruz. Hayli büyük bir mezarlık. Git git yol bitmiyor. Sağa dön, sola dön derken nihayet kalabalık durdu, tabut yere indirildi. Bu vesile ile merhuma bir kere daha Allah`tan rahmet diliyorum.

Bu uzun yolu boş geçmedim. Bir yandan da yolun sağında solunda dikili `Aile Kabristanlığı` levhalarına baktım. `Aslan Aile Kabristanlığı`, `Demir Aile kabristanlığı`, `Güner Aile Kabristanlığı`…
Her birinin kapasitesi ve içindeki mezar sayısı farklı. 4 kişilik kabristanlığın 1 tanesi, 8 kişilik kabristanlığın 3 tanesi, 10 kişilik kabristanlığın 2 tanesi dolu. Bunun gibi aile kabristanlıklarında boş olan yerleri saysak belki 500 kişilik yer çıkar.

Bafra Belediyesi`nin böyle bir arayışı var mı bilmiyorum ama çoğu belediyeler, “Mezarlıklarda yer kalmadı” diyerek yeni mezarlık aramaya çıkıyor.
Bizim oralarda, yani Trabzon`un çoğu köylerinde büyük mezarlıklar yoktur. Ufak mahalle mezarlıklarının yanı sıra, ailelerin bir kısmı evlerinin yakınında kendi arazilerinin bir köşesini mezarlık olarak kullanırlar. Bu, biraz da mecburiyettendir.

Çünkü değil mezarlık için, ekip biçmeye, bahçe açmaya yetecek kadar bile arazi yoktur.
İstanbul`da yaşayan bir akrabamız iki sene önce vefat etti. 1967`de ilk defa İstanbul`a gittiğimde oradaydı. Ölene kadar da İstanbul`da yaşadı. Fakat hastalandığında, elli yıldır yaşadığı İstanbul`a gömülmeyi istemedi, köyüne defnedilmeyi istedi. Ama köyde öyle genel mezarlık yok. Annesi, babası ve bir kardeşinin medfun bulunduğu bir küçük mahalle mezarlığı var. Orada da yer kalmamış. Mezarlığın kenarındaki yerin sahibine haber göndermiş, “Mehmet, orada bana da bir yer ayırsın” demiş. Yakınlarına da vasiyet etmiş; “Eğer Mehmet bana mezar yeri vermezse beni babamın mezarına koysunlar” demiş. Babası rahmetli olalı en az 30 yıl geçmiştir.

Gelelim konuya.
Aile kabristanlıkları ile neredeyse koca bir mezarlık dolu görünüyor. Aile bireylerinin kaç yıl sonra buraları dolduracağı belli değil. Kaldı ki, kendisine yer ayrılan aile fertlerinin bir kısmı uzaklarda vefat ediyor ve cenazesi oralarda defnediliyor.

Diğer taraftan, ailesi için mezar yeri satın almak da herkesin en demokratik(!) hakkı. Peki, çözüm nedir?
Aile Kabristanlığı için bir sınır getirilemez mi? Bir kimse kendisi, eşi ve çocukları için yer ayırmakla yetinse. Ayrıca torunları ve yeğenleri için de yer ayırmak zorunda kalmasa!

Ya da mezarlıklarda hiç boş yer bırakılmasa ve herkes sıra ile defnedilse…
Ne ise, netâmeli bir konu.
Allah hakkımızda hayırlısını nasip etsin. Sağlıklı ve mutlu yıllar…