Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


İbrahim Kasapoğlu da veda etti

İbrahim Kasapoğlu da veda etti


Bu haftaki yazımı Samsun'da bulunduğum sırada yazmış ve gazeteye göndermiştim. Terme'den gelen “İbrahim Kasapoğlu vefat etti” haberiyle sarsıldım. Bir büyüğümüzü daha kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyordum. Yazımı değiştirmek gerektiğine karar verdim.
Kırk yıl önce Terme'ye geldiğimde ilk tanıdığım esnaflardan biri de İbrahim Kasapoğlu idi. Bir süre önce yıkılan Cami-i Kebir Sokak ile Beyoğlu Sokak arasındaki adada eniştesi Ahmet Cerrahoğlu ile birlikte bakırcılık ve kalaycılık yapıyorlardı. Ortağı Ahmet Cerrahoğlu, aynı zamanda kayınbiraderiydi.
Sempatik ve cana yakın bir görüntüsü vardı. Kimseye kötü söz söylediğini duymadım, yüzünü ekşittiğini görmedim. O, Milli Görüş anlayışının Terme'deki önde gelen temsilcilerindendi. Bu vesile ile yaptığı siyasi yorumlarda bile muhataplarını rencide edecek ifadeler kullanmaz, eleştirilerini seviyeli yapardı. 
Dükkânına her gittiğimde beni iyi karşılamış, “Hoş geldin Seyfi Hoca” diyerek hal hatır sormuş, ikramda bulunmuştur.  
'Terme Bilgi Pınarı' Dergisi için 'Terme'ye Gelenler' konusunu hazırlarken 23.08.2014 tarihinde kendisiyle zücaciye dükkânında bir görüşme (röportaj) yapmıştım. Bu çalışmayı kitap haline getirmeyi düşününce bazı konuları tamamlamak gerektiğine karar verdim. Onunla tekrar görüşmek istiyordum. Bu senenin başında rahatsızlandığını duymuştum. Niyazi Kasapoğlu'nun cenazesine yakınlarının yardımıyla gelmişti. İyileşmesini bekliyordum. 
Nihayet onu dükkânda görmeye başladığım günlerin birinde yanına gittim. Bir süre sohbet ettik. Tam konuya girecekken “Samsun'a gidiyorum, otobüse yetişmem gerek” diyerek, tabir yerindeyse bir 'zengin kalkışı' yaptı. Bunun üzerine telefonunu aldım. 
İbrahim abi ile ikinci görüşmemi 10.07.2021 tarihinde telefonla yaptım. Her soruma atlamadan ayrıntılı cevaplar verdi. Hayli uzun konuşmuştuk. Askerlik hatıralarını bile anlatmıştı. Balıkesir'de onun terzi olduğunu öğrenen albaya sivil elbise diktiğini, elbiseyi beğenen albayın ödül olarak onu memleket iznine gönderdiğini, Ocak 1967'de izine geldiğinde Terme'de bir metre kar olduğunu; Urfa'da, hiçbir askeri uzun süre tutmayan komutanın ona güvendiği için kendisini sürekli komutan şoförlüğüne atadığını, hatta komutanı almaya evine gittiğinde komutanın onu zorla kahvaltı sofrasına oturttuğunu bile anlatmıştı. Şimdi onun verdiği bilgiler ışığında kendisini tanıyalım:
Veysel Kasapoğlu'nun oğlu İbrahim Kasapoğlu 20.07.1946'da Çaykara'nın Zeleka (Taşören) Köyü'nde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra 1959'da Terme'ye babasının yanına geldi. Babası onu Bafralı Terzi Sabahattin Usluer'in yanına çırak verdi. Onun yanında ancak 8 ay kaldı. Çünkü dükkâna gelen terzinin arkadaşlarının tavırlarından rahatsız olmuştu. Bir buçuk yıl Ali Çubuk'un yanında, bir yıl da Ankara'da gömlek ustası olan dayılarının yanında çalıştıktan sonra usta oldu ve 16 yaşında kendi terzi dükkanını açtı. 
1979 yılına kadar terzilik yaptıktan sonra bu mesleği bıraktı ve babasının bakırcı dükkanında çalışmaya başladı. Bir süre sonra eniştesi Ahmet Cerrahoğlu ile aynı işi yapmaya başladı. Dokuz yıl birlikte çalıştıktan sonra işlerini ayırdılar. Yeni ada yapıldıktan sonra da orada zücaciye işine devam etti. Son zamanlarda dükkâna az uğruyor, işi oğullarına devretmiş görünüyordu. 
Altı evlat sahibiydi ve çocuklarının hepsi erkekti: Ahmet, Mustafa, Mehmet(Osman), İsmail Hakkı (Zeki), Fatih ve Adem. Oğullarından ilk dördünün Terme İmam Hatip Lisesi'nde ya derslerine girdim ya da müdür yardımcısı sıfatıyla idareciliğini yaptım. Vefatı dolayısıyla yapılan paylaşımlarda oğlu Fatih'in müezzinlik yaptığını öğrendim. Buradan hareketle evlatlarının hepsinin dini eğitim almasını sağladığı anlaşılıyor.
Son sekiz ay içinde Kasapoğlu ailesi dört büyüğünü kaybetti: M. Niyazi Kasapoğlu (19.01.2021), Veysel Ali Kasapoğlu (04.04.2021), Ahmet Ziya Kasapoğlu (21.05.2021). Son olarak da İbrahim Kasapoğlu. Elbette “Her canlı ölümü tadacaktır.” Ancak bu aralar İbrahim abiden böyle bir haber beklemiyorduk. İki ay önce telefonla yaptığımız görüşmede sesi gayet canlı geliyor, hayat dolu ifadeler kullanıyordu. Lâkin “Kadere keder olmaz” sözünü biliyor ve inanıyoruz. Ben kendisinin geride iyi bir intiba bıraktığına inanıyor ve hakkında hüsnü şahadette bulunuyorum.
İbrahim Kasapoğlu'na Allah (CC)'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyorum.