Bugün, 19 Mart 2024 Salı

Ahmet SEZGİN


İÇİMİZDEKİ KAF DAĞI´NA YOLCULUK


Feriduddin Attar´ın yazdığı, Gülşehrî´nin de tercümesiyle birlikte şerh ettiği ?Kuşların Dili? anlamına gelen ?Mantıku´t-Tayr? isimli eseri duymuşsunuzdur.

Kuşlar diyarında işler yolunda gitmeyince huzursuzluk hâkim olmaya başlamış. Kuşlar, kuşların hükümdarı Simurg (Anka kuşu)´un bir gün gelip onları bu halden kurtaracağına inanıyorlarmış. Ama Bilgi Ağacı´nın dallarında yaşayan, her şeyi bilen, gözyaşları şifalı, yanarak kül olan, sonra kendi küllerinden yeniden dirildiğine inanılan Simurg, ortada görülmüyormuş.

Onun gelişini çok bekleyen kuşlar, sonunda ona gitmeye karar vermiş. Fakat kuşlar, Simurg´u nerede bulacaklarını da bilemiyormuş. Bir gün uzak bir ülkede Simurg´un kanadı olduğuna inandıkları bir tüy bulmuşlar. Artık Simurg´un var olduğuna inanan kuşlar, onu aramaya koyulmuş. Kuşlar, Simurg´un huzuruna varıp içinde bulundukları halden nasıl kurtulabileceğini öğrenmek istiyormuş.


Kuşlar, Simurg´un yuvasının, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı´nın tepesinde olduğunu öğrenmiş nihayet. Oraya varmak için ise birbirinden çetin, aşılması birbirinden zor yedi dipsiz vadiden aşmak gerekiyormuş. F. Attar, bu vadileri ?istek, aşk, marifet, istiğna, tevhid, hayret ve fena? diye isimlendirir...


Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamış. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevî şeylere takılanlar, yolda birer birer dökülmüş. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Kuşların kimi "aşk denizi"ne dalmış, kimi "ayrılık vadisi"nde kopmuş sürüden... Kimisi ?hırs ovası?na düşmüş, kimisi de ?kıskançlık gölü?ne, ?kesret ırmağı?na batmış ...


Engel ve sıkıntılarla dolu vadileri birer birer geçtikçe kuşların sayıları da çok azalmış. Sonunda en çetin vadi olan altıncı vadiye yani ?hayret /şaşkınlık vadisi?ne ulaşmış kuşlar. Çoğu kuş ?hayret vadisi?nde şaşa kalmış. Hayret vadisini geçebilenlerin büyük bir kısmı da yedinci vadi olan "fena?da (kendinden vazgeçiş, yok oluşta) umutlarını tüketmiş. Böylece Kaf Dağı´na sadece otuz kuş (sî-murg) varabilmiş. Netice olarak, Kaf Dağı´na ulaşan o otuz kuş da anlamış ki, yıllardır bekledikleri Simurg (si-murg, yani 30 kuş) kendileriymiş meğer.


Mantıku´t-Tayr´da anlatılan bu muhteşem Simurg hikâyesi, tasavvufta Allah´a varmanın, ?bilgelik erdemi?ne çıkmanın, kendi küllerinden dirilmenin, insanın kendi gerçeğiyle yüzleşmesinin kıssasıdır.


Yapılması gerekenleri yapmayarak kurtarıcı beklemek yerine kendimize güvenerek, biz olmayı göze alarak yani kendi irademizle, kendi aklımız ve yüreğimizle, kendi değerlerimizle, kendi imkânlarımızla, kendi azim ve sabrımızla hak ve hakikat yolunda elimizden gelen mücadeleyi gösterirsek, âlemlerin Rabb´ı da bizlere yardım edecektir.


Fikir, ruh, ilim, irfan, kültür ve sanat cephesinde inanç, ihlâs, çile, sabır, dua, şükür ve azimle kendi Kaf Dağı´na yolculuk eyleyen simurglara selam olsun!