Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Mehmet TÜRKAN


İKİ ÇINAR BİR ARADA

İKİ ÇINAR BİR ARADA


Geçen hafta 2. Sayısı çıkan Bilgi Pınarı dergimizin tanıtımını yapmak, birlikte iki kelam etmek ve sevincimizi paylaşmak amacıyla yazar kadrosu ile birlikte Pazar Cami`inin bahçesinde bulunan asırlık çınarın altında toplandık. Amacımız hem oturmak hem de birkaç resim alarak tarihe tanıklık etmekti. Dediğimiz gibi de oldu. Hem de iki çınarın bir arada bulunmasına tanıklık ettik.

Tam çınarın altındaki banklara kimimiz oturduk; kimimiz de son baharın eseri altın yaprakların çınardan süzüle süzüle yere inmesini ve yerde bir altın harmanı gibi sergilenişini konuşuyorduk. Hatta Sayın Zeki Ordu Hocam yerden bir altın yaprak alarak yakasına koymuş son baharın sevinci ve hüznünü resmediyordu ki; elinde hafif budaklı bastonu ile nurani bir çehre ve meraklı bakışlarla yanımıza bir ihtiyar çınar daha yaklaştı. Yüzünde bir gülümseme ile karşımızdaki banka da o oturdu. Hepimiz bir anda bakışlarımızı ona yönelttik. Halini hatırını sorduk. Konuşuyor fakat söylenilenleri zor anlıyordu.

Ahmet Sezgin hocam, sanki yakınlarda kaybetmiş dedesini bulmuş gibi ihtiyara sarıldı elinden ve sakallarından öptü. Onunla zorla da olsa konuşmaya başladı. Amcam tam bir asrı devirmiş gerçekten ihtiyar bir çınardı. Yaşını sorduğumuzda 102 yaşında olduğunu ifade etti. Yani 1911 doğumlu bir insan. Osmanlı devletinin son bakiyelerinden Balkan Savaşlarını, Birinci Dünya Savaşını, istiklal muharebelerini muhtemelen yaşamış ve iliklerine kadar hissetmiş bir elin parmakların geçmeyecek kadar az kalmış dağlardan bir karlı dağ.

Ahmet Hoca`nın gözlerindeki yaşı görünce, hüzünlendim ve başımı yukarı kaldırdım. Asırlara meydan okumuş ulu bir çınarın altındayım. Son baharla birlikte dökülmeye başlayan alın sarısı çınar yapraklarını gördüm. Bir de diğer yanımda yüz yaşını devirmiş asırların ızdırapları alının kıvrımlarına sinmiş bir başka çanlı ihtiyar çınara baktım. Hüzünlendim. İşte birkaç kelem için bir araya geldik ama iki ulu çınarı bir arada gördük ve hem hafızalara hem de objektife kaydettik dedim.

Biz oraya dergimizin 2. Sayısının hatırasına binaen gitmiştik ama iki ulu çınarı bir arada görme lütfuna. İnşallah dergimiz de bu iki ulu çınar gibi uzun ömürlü ve bereketli olur.