Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


İLK DERS

İLK DERS


Önünde millî olan üç bakanlıktan biri eğitim.
Üstelik öğretim değil, eğitim. Demek oluyor ki bakanlığımızın asıl vazifesi bir şey öğretmekten ziyade eğitim vermek.

Eğitimin uzmanlarca birçok tanımı yapılmıştır.
Kısaca eğitim; kişiye olumlu davranışlar kazandırmaktır. Eğitim, olumsuzu olumluya çevirmektir. Olumluyu da daha olumlu yapmaktır. Teslim alınan bayrağı bir adım daha ileriye taşıyabilmektir.

Öğretim kolaydır; eğitim ise zor iştir. Adeta iğne ile kuyu kazmak gibidir.
Bugün, herkes, internete girerek istediği kadar bilgiye anında ulaşabilmektedir. Eğitim öyle mi?
Bir kişiyi adam edebilmek için uzun yılları göze almak zorundasınız. Öyle akşamdan sabaha armut piş, ağızıma düşle bu işler olmamaktadır.

Eğitim şahsiyetli insan yetiştirmektir. Bizim anladığımız tabirle “adam gibi adam” yetiştirmektir.
Necip Fazıl`ın dediği gibi; “adam olmak, cinsiyet değil şahsiyet meselesidir.”

Yunus Emre bundan bin yıl önce ilmin önemi için şöyle diyor:

“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsen
Bu nice okumaktır”

Demek oluyor ki okumanın asıl amacı “kendini bilmektir.”
Kendini bilen yaradılış gayesini bilir. Yaradılış gayesini bilen ve buna göre davranan da “kamil bir insan” olur.
Kamil insan demek, eğitimli insan demektir.

İyi bir eğitimin olabilmesi için öğrencinin hevesi, öğretmenin nefesi, velinin de kesesi olmalıdır.
Dikkat ederseniz başa öğrencinin hevesini aldık, diğerleri sonra gelir.
Öğrencinin hevesi yoksa bütün uğraşmalar nafiledir. Çünkü ağzı kapalı şişeye su girmez. Öğrenci istekli olacak, başka yolu yok.
Çünkü gönülsüz yenen aş ya karın ağrıtır ya da baş.

Bir düşünür öyle diyor: malını kaybeden bir şeyini, şerefini kaybeden çok şeyini, cesaretini ve ümidini kaybeden ise her şeyini kaybetmiştir.
Atatürk “eğitim çocuğu sevmekle başlar “ diyor. Ne kadar doğru.

Öğretmenlik sevgi mesleği. Çocuğu sevmeyenin öğretmenlikte ne işi var? Sevgisiz bir ömür geçer mi? Biz öğretmenler, işimizi seviyoruz, mesleğimizi seviyoruz, okulu seviyoruz, kendimizi seviyoruz en önemlisi de öğrencilerimizi seviyoruz.
Onun içindir ki her daim nefesimizi canlı tutuyoruz. Bütün meslektaşlarım, etrafımızı aydınlatmak için mum gibi eriyip bitiyoruz. Bundan da şikayetçi değiliz.

Velinin kesesi, onun çocuğuna karşı olan alakası anlamına gelir. Eskisi gibi “saldım çayıra Mevlam kayıra” anlayışı yok. Her şeyi okuldan ve öğretmenden beklemek topu taca atmaktır. Çünkü başarılı öğrencilerin arkasında güçlü bir veli desteği vardır.
Bu duygu ve düşüncelerle yeni eğitim öğretim yılının hepimiz ve hepiniz için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Sağlıcakla kalın.