Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

B.Rahmi ÖZEN


İLMİN BAŞI SOĞAN MİSALİ

İLMİN BAŞI SOĞAN MİSALİ


Bildiklerimiz, bildiğimiz kadar olandır. Ve sınırlıdır.
Her şeyi Yüce Allah bilir. Bizim bildiklerimiz, umman içinde katre bile değildir.

Tanınmak, bilinmek, övülmek istemeyin. Şöhret, övgü, riyaset sizi yakıp kül eyler.
İlmin evveli soğan misali acıdır. Sonu baldan tatlıdır. Amma ilmin başı kişinin kendini bilmesidir.

“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.

Okumaktan murat ne, kişi Hak`kı bilmektir.
Çün okudun bilmezsin, ha bir kuru ekmektir.

Okudum bildim deme, çok taat kıldım deme;
Eğer Hak bilmez isen, abes yere yelmektir.

Dört kitabın ma`nisi, bellidir bir elifte;
Sen elifi bilmezsin, bu nice okumaktır?

Yiğirmi dokuz hCeylan, okursun uçtan uca;
Sen elif dersin hoca, ma`nisi ne demektir.

Yunus der ki ey hoca, gerekse var bin Hac`ca
Hepisinden iyice, bir gönüle girmektir.”

Bre yalan dünya! Bire mundar dünya, bırak gayrı yakamızı.
Dünyadan sıyrılamayıp ölüme düğün gecesi gözüyle bakamamak; münkirin yüreğine devleşen korkular yükler. Keder, acı, sancı… Darbe yemiş bir yılanın acı deprenişleri içinde kıvrım kıvrım oluşu gibi tanımsız bir sancıdır bu.

Kerem Aslı`ya, Mecnun Leyla`ya, Ferhat Şirin`e muhtaç idi. Aslı ölmüş, Leyla ölmüş, Şirin ölmüş; hepsi de toprak olmuş.
Bize, toprak olmayacak bir sevgili gerek. Ey koca Taptuk, ey Koca Mevlâna, ey Koca Yunus! Neler söylediniz, bizi çıldırtacak? Ah, sizleri bir anlayabilsek…