Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


İmam-ı Azam Ebu Hanife


Lise 3´üncü sınıf (11.sınıf) konuları arasında bir ünite var: İSLÂM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR.

Aslında bu; asırlardır adına ´mezhep´ denilen, bizim de küçüklüğümüzden bu güne aynı şekilde ifade ettiğimiz, mezhep diye bildiğimiz, okuduğumuz, konuştuğumuz konudan başkası değil. Öyleyse kitap neden ´yorum´ diye ifade etme gereği duymuş? Konuyu yumuşatmak mı istemiş?

Öyle olsa bile ´yorum´ kelimesi ´mezhep´in yerini tutar mı? Kanunen sormak, sorgulamak kimsenin haddine değil ama bilgiyi ölçmek bakımından öğrenciye sormak istesek ?senin yorumun nedir? mi diyeceğiz? Böyle desek maksat hasıl olur mu?


Elbette değil!


Herkes dini inancında olduğu gibi mezhebinde de özgürdür. Ama konuyu anlatacaksın, öğreteceksin. Öğrencinin kazanımını ölçeceksin. Öğrenmek istediğimizde direk sormuyoruz ve ?bir mezhebin var mı?? diyoruz. Sınıfın çoğunluğu mezhebini bilmiyor. Bilenler de sadece bir yönünü biliyor, diğerinden habersiz. Halbuki her Müslüman´ın biri ameli fıkhî, diğeri itikadî (inançla ilgili) olmak üzere iki mezhebi vardır. Biz daha ilkokula gitmeden mahalle mektebinde rahmetli hocamız bize öğretmişti. Aradan 58 yıl geçti, onun bize öğrettiği 5 kelimelik ifadeyi hâlâ hatırlıyorum;


?Mezhebimiz, amelde Hanefi, itikatta Maturidi´dir.?

Lise 3 seviyesine gelmiş bir Müslüman gencin mezhebini bilmemesi üzücü. Burada biz din kültürü öğretmenlerini suçlayacak olursanız, buna da bir itirazım yoktur. ?Sistem böyle? der geçerim.

Türkiye´deki Müslümanların büyük çoğunluğunun amelî-fıkhî mezhebi Hanefiliğin önderi İmam-ı Azam kimdir?


Onun asıl adı Numan bin Sabit´tir. Künyesi Ebu Hanife´dir. İlimdeki yüksek derecesi sebebiyle ona İmam-ı A´zam (Büyük İmam) unvanı lâyık görülmüştür.


Künyesinde Hanife adını görenler onu kadın sanıyorlar. Ancak İslam´a tam gönül vermiş abid bir kimse olması dolayısıyla "hanif" kelimesine nispetle veya Iraklılar arasında "hanife" denilen bir yazı hokkasını devamlı yanında bulundurması sebebiyle bu unvanın verilmiş olduğu söylenmektedir. Hanife adında bir kızı olduğu ve bu sebeple ´Ebu Hanife´ unvanını aldığını söyleyenler varsa da bu bilgi doğrulanmamıştır.


Ebu Hanife sorunları yağdan kıl çeker gibi çözmesiyle tanınmıştır. Bir gün kadınlar Büyük İmama gelir ve ?Bir erkek 4 kadınla evlenebiliyor da bir kadın niçin 4 erkekle evlenemiyor?? diye sual ederler. Ebu Hanife, bir leğen ve bir kova su getirtir. Kadınların eline de birer tas vererek her birinin kovadan leğene birer tas su koymalarını ister. Kadınlar leğene birer tas su koyduktan sonra onlara, ?Şimdi herkes leğene koyduğu suyu alsın? der. Tabii olarak kimse kendi koyduğu suyu alamaz. İmamı Azam onlara,


? Benim gözümün önünde, herkesin gözünün önünde, herkes koyduğu suyu, aradan hiç zaman geçmeden alamıyor. Siz dört kocaya varırsanız, her birisi size birer tas su koymuş gibi bir durum olacak. Peki o zaman çocuğun babasını nasıl seçeceksiniz?? demiş.


İmam-ı Azam, kendisi gibi çok değerli talebeler yetiştirmiştir. İmam Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve İmam Züfer bunlardan öne çıkanlardır. Özellikle İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed, hemen her konuda aynı görüşü paylaştıklarından bu ikisine ´İki İmam´ anlamında ´İmameyn´ denilmiştir.


İmam-ı Azam çok küçük yaşta Kuran-ı Kerim´i ezberlemiş, hadis ve tefsir ilimlerini öğrenmiştir. Oğullarına ve talebelerine çok değerli öğütler vermiştir:


-Adaleti önce kendi sözünde, işinde ve nefsinde tatbik et; adaletli ol.


-Cenabı Hakk´ın sana vermiş olduğu rızka, yaptığı taksimata rıza göster.


-Kimseye muhtaç olmamak ve bu şekilde yaşamak, israf etmemekle mümkün olur. Ne israf et, ne de cimrilik yap. her ikisi de beğenilmez.


-Her insana değerini ver. Şerefli insanları ağırla. İlim sahiplerine saygı göster.


-Üstüne başına, kılık kıyafetine özen göster.


Haftaya bugün Ramazan ayı başlıyor. Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun.