Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Nazmi KILIÇ


İNCİNEN İNSANIN BEDDUASI

İNCİNEN İNSANIN BEDDUASI


    Peygamber Efendimiz (sas)  redde uğramayacak üç duadan söz eder. Bunlar, ana babanın çocukları hakkındaki duaları, misafirin ev sahibi hakkındaki duası, mazlumun zalim hakkındaki duasıdır. İşte bu üç duanın bedduaya dönüşmemesine dikkat edilmelidir. Redde uğramayan bu üç dua, eninde sonunda bir sebeple kabul olur. Hem de kitapların tarifine göre namludan çıkan kurşun gibi hedefini bulur, muhatabını vurur. Özellikle yapılan zulmün, haksızlığın, kırıcı ve incitici baskı ve dayatmaların sonunda kırık gönülle mazlumun yaptığı bedduasından korkulmalıdır. Çünkü kırık gönüllü mazlumun duasının arşa kadar yükselip Rabbimizin manevi huzuruna engelsiz ulaştığı hadislerle de hatırlatılmıştır. İsterseniz böyle ibret alınacak bir kırık gönüllü mazlumun duası buna verilebilecek en güzel örnektir. 
    Horasan valisi Abdullah bin Tahir, muhterem ve mübarek bir idarecidir. Ancak yönetime geçince ister istemez hatalar da yapar, zulüm de işler. Nitekim bir gece mahallede rahatsızlık verip şikâyetlere sebep olan bazı başıboş kimseleri toparlayıp valinin huzuruna çıkarmak üzere önlerine katarak götüren bekçiler, bir ara bir suçlunun sokaklardan birine dalarak kaçtığını görürler. Peşine düşen bekçiler sokakta yürüyen masum bir demirciyi, kaçan sendin, diyerek yakalayıp suçlular arasında valinin huzuruna çıkarırlar. Geceleri halkı rahatsız eden bu suçlulara olan kızgınlığı sebebiyle ayırım yapmadan, soruşturma gereği duymadan emir veren vali: 
    - Bunların hepsini de atın zindana. Akılları başlarına gelinceye kadar kalsınlar orada! Halkı rahatsız edip de şikâyetlere sebep olmak neymiş anlasınlar, der. Akşam geç vakte kadar çoluk çocuk rızkı için çalışmaktan yorularak evine dönmekte olan demirci de suçlular arasında zindanı boylamaktan kurtulamaz. Üzerine kapatılan zindan kapısının arkasından kırık gönülle yaptığı bedduası ise şundan ibaret olur: 
    - Rabbim, beni evimde uyutmayanları sen de evlerinde uyutma. Sabahlara kadar onlar da uyuyamasınlar yataklarında! O sıralarda evinde yatağına uzanan vali ise, daha gözlerine uyku girer girmez müthiş bir sarsıntı ile uyanır. Hemen fırlar yatağından, bakar ki deprem filan yok. Şükürler olsun rüyaymış, diyerek tekrar uzanır yatağına. Ne var ki yine gözünü kapar kapamaz aynı sarsıntı başlar. Yine fırlayıp sağa sola bakar. Derken sabahlara kadar mazlum demirci zindanda nasıl uyumazsa zalim vali de evindeki yumuşak yatağında öyle uyuyamaz... 
    Vali, sabah olunca, “Bunda bir hikmet olabilir, birine bir zulüm mü yaptım acaba?!”, diyerek hapishane müdürünü çağırtıp sorar. 
    - Bu gece sabaha kadar uyuyamadım. Bir mazlumun bedduasını mı aldım acaba, der. Müdür Bey kendisinin de işittiği bir mahpusun duasını anlatır. 
    - Rabbim beni evimde uyutmayanları sen de evlerinde yumuşak yataklarında uyutma, diye dua eden bir demirci vardı hapishanede. 
    - Hemen o demirciyi getirin buraya, der. Vali, huzuruna getirttiği demircinin suçsuzluğunu öğrenince özür dileyerek serbest bırakırken tembihini de şöyle yapar: 
    - Başına böyle bir iş gelirse hemen beni ara! Demirci cevabını beklemeden verir: 
    - Seni neden arayayım? Bana zulmeden sen değil misin? Ben seni değil, beni senin zulmünden kurtaranı arar, müracaatımı yine O'na yaparım. Zira O (cc), senin evini sabahlara kadar başına yıkacak halde sallamasaydı sen yine beni aramayacak, zulmünü sürdürmekten geri kalmayacaktın. Mazlum demirci çıkıp giderken, insaflı valinin gözyaşlarını tutamadığı görülür. 
    Bu ve benzeri dualara maruz kalmamak için dikkatli olmak gerekir. Mevki ve makam sahibi olanlar veya bu makamlara talip olanlar, himayesi altında olanlardan sorumlu olanlar buna dâhildir. Rabbim cümlemizi beddua değil dua alan kullarından eylesin. Dualarda buluşmak umuduyla sağlıcakla kalın.