Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Nazmi KILIÇ


İNSAN VE İYİLİK

İNSAN VE İYİLİK


    Yaratan Ayet-i kerimede: “İyilik ve takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah'ın cezası çok şiddetlidir.” Bir hadiste Peygamberimiz (s.a.s) : “Yaptığı iyiliği kendisini sevindiren, kötülükleri de kendisini üzen kimse gerçek bir mümindir.” İfadeleri iyiliği en güzel şekilde ifade etmektedir.
İslam'da iyilik, var oluşun gayesidir.         
    Rabbimiz, bizi dünyaya iyi insan olmamız, iyiliği hakim kılmamız için gönderdi. İyilik gündelik hayatımızda hayır kavramıyla ifade edilir. Hayır deyince her türlü iyi, güzel, faydalı, erdemli tutum ve davranışı anlarız. Hayır işlemek, iyilik yapmak anlamındadır. Amacı insanlara iyilik ve yardım etmek olan gönüllü kuruluşa hayır kurumu deriz. 
    İnsanlara iyi dileklerimizi aktarırken hayırlı olsun dileğinde bulunuruz. Yola çıkan kimseyi hayra karşı sözüyle uğurlarız. 
    Rüyaları hayra yormak isteriz. İyiliğini gördüğümüz insanlara hayır dua eder, vefatlarından sonra onları hayırla anarız.         
    Her türlü iyiliğin O'nun elinde olduğunu bildiğimizden, hayırlısı Allah'tan deriz. Hayırlı evlat, ailevî ve manevî değerlerine sahip çıkan iyi çocuklar için kullandığımız bir tabirdir. Hayırhah insan, herkesin iyiliğini isteyen, iyiliksever kişidir.
İslam'da sadece iyi olmak yetmez. Sadece kendimize iyi olmak yeterli görülmez. Müslüman'dan istenen, iyi değer üretmek, o değere öncülük, rehberlik yapmaktır; kötülüğü iyilikle ortadan kaldırmaktır.     
    Kitabımız, böyle yapıldığında en azılı düşmanlıkların en sıcak dostluklara dönüşeceğini söylüyor. Bu güzel davranışın, hayır ve olgunluk sahibi kişilerin bir alameti olduğunu bildirir. Efendimiz (s.a.s) de “Her iyilik sadakadır.” buyurarak bitmez tükenmez çeşitleri olan iyiliğin insana kazandırdığı sevaba işaret eder. 
    Rahmet Elçisi, “Allah'ım! Beni iyilik yaptığında sevinç duyan, kötülük yaptığında da bağışlanma dileyen kullarından eyle” derken aslında hepimizin birer iyilik neferi olmamızı ister.
    Bizler, iyiliği yeryüzüne öğreten, iyilikle gönül fetheden bir medeniyetin varisleriyiz. Bu medeniyet, insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla hareket etmiştir. Ulaştığı her yere, camiler, vakıflar, hanlar, hamamlar,  imarethaneler, yetimhaneler, şifahaneler, mektep-medreseler, çeşme-sebiller, köprü ve kervansaraylarla donatmıştır. İyiliğe öncü, iyilere yol arkadaşı olmuşlardır. İnsan onur ve haysiyetini incitmemek adına ihtiyaç sahipleri için sadaka taşlarını düşünecek inceliğe sahiptiler. Soğuk kış günlerinde barınmaları için kuşlara ev yapacak kadar merhameti kuşanmış bir medeniyeti yaşadılar.    
    Şimdi iyiliğin hayat bulduğu, iyilerin imar ettiği kimi şehirlerden kan ve barut kokusu mevcut. Kötülük, dünyanın dört bir yanını her geçen gün kuşatıyor. Bu durumda, İslam âlemi, insanlığa karşı iyilik teklifini bir kez daha yenilemelidir. Buna tanıklık eden herkes, iyiliğin yeniden bu coğrafyada ve bütün dünyada hâkim kılınması için seferber olmalıdır. Önce kendisinden ve en yakın çevresinden başlamak üzere her işinde hayra anahtar, şerre kilit olmayı kendine ilke edinmelidir.
    Günümüzde iyilik, iki büyük tehlikeyle karşı karşıyadır. Birincisi, iyiliğin, kişinin kendi faydası ve menfaatine şeyler olarak algılanmaya başlamasıdır. İkinci tehlike ise, sadece Allah rızası için yapılması gereken hayrın yerini bilinçli ya da bilinçsizce reklam ve gösterişin almasıdır. Yapılması gereken, yaratılış sebebi ve varoluş gayesini dikkate alarak insanın onurunu yeniden yüceltmektir. Unutmayalım ki, İslam'ın iyilik anlayışını, sevgi, barış, merhamet ve adalet yüklü mesajlarını yeniden bütün yüreklere yerleştirmek, inananların sorumluluğudur.
    Peygamberimiz (s.a.s)'in iyilik için yaşamayı bir varoluş sebebi olarak takdim ettiği şu dua: “Allah'ım! Yaşamayı benim için her türlü iyiliği artırma vesilesi yap. Ölümü de benim için her türlü kötülükten kurtuluş sebebi yap!”
    İyilik hiç karşılık beklemeksizin yapılmalıdır.  İyilik ettiğin kimse senden iyilik gördüğünü bilmese de Allah iyilik yaptığını bilir ve seni ya bu dünyada ya da öteki dünyada mutlaka ödüllendirir. Halis niyetle yapılan hiçbir iş karşılıksız kalmaz. İyiliklerin en makbullüde sadece Allahın rızasını kazanmak adına yapılan iyiliklerdir. Rabbim cümlemize iyilikle donanmayı, iyilik yapmayı ve bunu da sadece Allah rızası için yapmayı ilke edinen kullarından eylesin. İyilikle ve sağlıcakla kalın.