Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


İnsana saygı, kendine saygı

İnsana saygı, kendine saygı


Bilindiği üzere 24 Kasım, Öğretmenler Günü'ydü. Bütün yurtta olduğu gibi ilçemizde de bu münasebetle çeşitli etkinlikler düzenlendi. Törenler yapıldı, şiirler okundu, türküler söylendi, öğretmenliğin ve öğretmene saygının önemi anlatıldı. Bu münasebetle ben de bir şeyler söylemek istiyorum.
Bir esnafın yanındayım. Sohbet ediyoruz. Arkadaşımız, gündeme uygun yaşadığı bir olayı anlatmaya başladı: 
“Geçenlerde emekli öğretmen Y.K. dükkâna geldi. Evinde bazı onarımlar yaptırıyormuş. Birkaç malzeme istedi. Çalışanımız istediklerini verdi. Baktım, elindekiler 3-4 parça. Kalktım, onları bir büyük poşete koydum ve bisikletine bağladım. O gittikten sonra yanımda oturan eğitimci arkadaş, 'Ne o öyle! Bu adama o kadar ilgi gösteriyorsun?' dedi. Ben de ona, 'Sen bir eğitimcisin. Sen bari böyle konuşma. Bu adam dediğin benim hocam. Üç sene dersime girdi' dedim.”
Emekli öğretmene bu kadar ilgiyi fazla bulan eğitimci, ya adamın kıyafetine bakarak böyle konuştu, ya da görüşü emekli öğretmenin görüşüne zıt olduğu için böyle söyledi. Ancak esnafın yaptığı doğruydu. Görüşü farklı da olsa öğretmene saygı, bu toplumun değerlerindendir.
Konu oraya nasıl geldi bilmiyorum, bir başka hatırasını daha anlattı:
“Bundan 4-5 sene önceydi. Bir kahvenin önünden geçiyordum. Dışarıda oturmuş çay içmekte olan bir tanıdık beni masasına davet etti. Aslında sohbete ayıracak vaktim yoktu. Lâkin bu adama söyleyeceklerim vardı ve oturdum. 
Bu kişi vaktiyle Terme'de bir kurumda yöneticilik yapmış birisiydi. Ancak o günkü görüntüsü, yaptığı görevle bağdaşmıyordu. Gömleğinin üç düğmesini de açmıştı. Tabir yerinde ise, yaka bağır açıktı. Saçı da sakalı da düzgün değildi. Ona;
'Bu görüntü sana yakışıyor mu? Sen filan kurumda müdürlük yapmış birisin. Kendini bu kadar koyvermeni doğru bulmuyorum' dedim.”
Sözünü ettiği kişiyi tanıyordum. Terme'de müdürlük yapmamıştı. Unvanı 'müdür yardımcısı'ydı. Vatandaş çoğu zaman Başkan Yardımcısına 'Başkanım' dediği gibi, müdür yardımcısına da herhalde 'müdürüm' diye hitap ediyordu. Ancak o kişi Terme dışında müdürlük yapmıştı. Belki de esnaf arkadaş bunu bildiği için ona 'müdürüm' diye hitap ediyordu.
Esnafımızın anlattığı bu iki olaydan iki sonuç çıkardım:
1. Hangi konumda olursa olsun öğretmene saygı gerekir.
2.Kıyafet önemlidir. Bir kamu kurumunda çalışmış olan kişi, her zaman kıyafetine dikkat etmelidir. 
Öğretmene saygı; ilme saygıdır, kendine saygıdır. Öğretmene saygı da, ilme saygı da Yüce Dinimizin esasları içinde yer almaktadır. Hatırlayın ki, İslâm'ın ilk emri “oku” olmuştur. Peygamberimiz (sas) ömrü boyunca ilme, öğrenmeye ve bilgiye büyük önem vermiştir. Onun, başta gelen gayelerinden birisi; cehaleti yok etmek, bilgili ve huzurlu bir toplum oluşturmaktı.
Peygamberimiz (sas) bir gün Mescid-i Nebi'de bir grup sahabenin tespih çekip dua ettiğini, diğer bir grubun da ilimle meşgul olduğunu gördü. Bu durum hakkında şöyle buyurdu:
“Her iki grup da hayırlı bir işle meşguller. Birincisi Allah'a dua ediyor ve ondan bir şeyi istiyor. Allah onlara dilerse verir, dilerse vermez. Diğer grup da ilim tahsil ediyor ve bilmeyen kimselere ilim öğretiyorlar. İşte bu ikincilerin yaptığı daha faziletlidir.”
Peygamberimiz ilim tahsil edenleri ödüllendirmekle kalmadı, “Şüphe yok ki ben de bir öğretmenim” diyerek onların yanına oturdu. (Darimi, Mukaddime: 32)
“Öğretmenlik, peygamber mesleğidir” diyoruz. Bu sözün elbette bir dayanağı var. Bütün peygamberler insanlara Allah'ın emir ve yasaklarını öğretmişler; daima iyiyi, doğruyu ve güzeli anlatmışlardır. Anlatmakla kalmamışlar kendileri de bizzat uygulamışlar ve insanlara örnek olmuşlardır. 
Her Müslüman Peygamberimizi (SAS) sever ve sayar. Sevmesi de gerekir. Bu açıdan bakıldığında öğretmene saygı, bir gerekliliktir. Öğretmene ve büyüklere saygı göstermek de kişiyi yüceltir. Başkalarına saygı, aynı zamanda kendine saygıdır. Kendine saygı, başka nasıl olur? 
Sözlerine, davranışlarına ve kıyafetine özen gösterirsin. 
Saygılı ol ki, saygın olasın.