Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

B.Rahmi ÖZEN


İNSANIN KANINA GİREN YALAN DÜNYA

İNSANIN KANINA GİREN YALAN DÜNYA


    Konuşursan; dudakların söz mercanının şahı olsun. 
    İlim, dünyanın ve ahretin hesabıyla uğraşır. 
    Asıl kitap insandır. O kitap; sevgi ve aşk kitabıdır. 
    Bilesin ki; nefsin de bir hakkı vardır!     Ne bir lokma eksik, ne bir lokma fazladır.     Nefsini öldürmeyip; imana getireceksin.     Teslim olmak demek; gerçeğe ulaşmanın kapısı demektir. Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bileceksin! 
    Bakmasını bilirsen; bu âlem, bir temaşadır! 
    Gönül evini âlemlerin sevgisiyle doldur! 
    Her varlığa ibret ve hayret içre bak. 
Toprağa değil gönüllere gömül. Gönüllerde yaşamayı bil! 
    Yolun vuslat yolu olsun. Bu yolda yürümek mutluluktur. 
    Ölümden korkmak; Mü'minin işi olmamalı. Zira Mü'min, Dost'tan geldi, Dost'a gider.
    Güller ki; kan kırmızı sabrın ve aşkın rengindedir. Kokusu Hz. Peygamberin terinde… Hz. Peygamberin kokusunu bilir, inananlar. Aşkın kokusunu bilir, Maşuk'unu arayanlar. 
    Rivayet odur ki gönül eri Yunus'u çilehaneyi koyarlarken;          
'Burası, dünyayı elinin tersiyle ittiğin yerdir! Şu gördüğün kapı, gönül kapısının açıldığı kapıdır. Bu kapıyı açmayı bilirsen gözlerin kapalı görmeyi de bilirsin. Burası bir zindandır ama benlik zincirini kırarsan; burayı gece ışığa; gündüz gülşene çevirebilirsin. Ballar balı buradadır, Yunus!' demişlerdir.           
'Yerin; bu çilehanedir, Yunus!'
    Yunus, şaşkındır. Dervişlere soruyor:
'Burada ne kadar kalacağım?'  
    'Hünkârımızın arzusu üzere buyruk gelinceye dek buradasın!' Diyorlar.
    Yunus, çilehane adını ilk kez duyuyor.     Soruyor:
    'Ne demektir çilehane?' 
    Dervişlerden biri:
    'Nefisle yapılan savaşın alanıdır!' Diyor. 
    Diğer derviş:
    'Senin için kılıçtan keskin, kıldan ince bir sırat köprüsüdür, bu çilehane.'
Yunus, adını sonsuza mühürleyen Yunusça bir terennümü seçiyor ve:
    'Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir; varıp onun üstüne evler kurasım gelir.' Diyor.
    Üçüncü derviş:
    'Demek, sırat köprüsü üstüne evler kuracaksın? Öyle güveniyorsun kendine? Ne yürek sendeki bu, Yunus! Zaten buradaki sınavı kazanamayan dervişliğe tahammül edemez.' 
    Dervişler:
    'Kazan Yunus, bu sınavı!' Diyorlar. 'Büyük bir savaşa çıkıyorsun!' 
'Kiminle savaşacağım?'.
     'İçindeki biriyle! Yani nefsinle savaşacaksın, nefsinle!  Muhatabın çok güçlü bir canavardır… Onu yenersen…'
'Bismillah…' diyor, Yunus. 'Ya Allah, ya bismillah!' diyor, kapıdan içeri giriyor.
    'Burada her şey, bir yudum su ve bir dilim kuru ekmekte tükenip ballar balı oluyor.' diyor, dervişlerin birincisi.
    …
    Çilehane…
    Orada, birkaç gün geçtikten sonra ağzı görünmeyen bir ses, hitap ediyor, Yunus'a:
    'Bunca güzelliklerimi nasıl tersledin, Yunus?' diyor. 'Nimetlerim, seni bekliyor! Haydi, dön bana!'
    Yunus, irkiliyor:
    'Seni tanıdım!' diyor, sesin sahibine. 
    'Söyle, kimim ben?'
    'Tanıdım. Sen, insanları kandırıp kanına giren yalan dünyasın!'