Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

MİSAFİR KALEMLER


İNSÜLİN DİRENCİ

İNSÜLİN DİRENCİ


İnsülin direnci günümüzde birçok kişinin korkulu rüyası haline gelmiştir. Çok genç yaşlarda bile görülebilen bir metabolik bozukluk olduğundan her yaştan bireylerin bu konuda oldukça dikkatli olması gerekir.
İnsülin direncimizin olup olmadığını açlık kan şekeri ve açlık insülin değeri üzerinden pratik bir işlemle bulduğumuz rakamı HOMA indeksi dediğimiz bir kriterle karşılaştırarak bulabiliriz. Açlık insülin değeri ve açlık kan şekeri değerini çarpıp bulduğumuz sayıyı 405 rakamına bölerek HOMA indeksi değerimizi buluruz. Bu değer 2-2,7 arasında olan bireyler beslenme durumlarını düzenlemedikleri takdirde insülin direnciyle karşı karşıya kalabilirler. HOMA değeri 2,7’nin üzerinde olan bireyler ise bir endokrin doktoruna başvurmalı ve akabinde beslenme durumlarını diyetisyen eşliğinde düzenlemelidir.

Bel çevresindeki yağlanma da insülin direncini gösteren belirtilerden biridir. Abdominal yağlanma çeşitli kronik hastalıkların göstergesi olabileceği gibi insülin direncinin işareti de olabilir.
İnsülin direncinin en etkili çözümü zayıflamaktır. Sağlıklı şekilde zayıflandığı takdirde kandaki insülin miktarının azalmasına bağlı olarak vücudumuz kendini düzenleyecek ve insülin direnci de ortadan kalkacaktır.

Tedaviye destek olan diğer şey de fiziksel aktivitedir. İnsülin direnci olan bireyler her gün düzenli olarak 45 dk yürüyüşü hayatının bir parçasına haline getirmelidir.
Peki, insülin direnciyle mücadelede nasıl beslenmeliyiz?

İnsülin direnci olan bireyler sıklıkla çok fazla yeme isteklerinin olduğundan, sık sık acıktıklarından ve tatlı yeme isteği hissettiklerinden dert yanarlar. Yediğimiz şekeri hücrelerimiz kullanamadığından sürekli beynimize açlık sinyalleri yollarlar.
Tamamen karbonhidratsız beslenmek yanlıştır. Tercihlerimizi sağlıklı karbonhidrat gruplarından yana yapmalıyız. Örneğin; tam tahıllı, tam buğdaylı, çavdarlı, esmer unlu besinler gibi.

Ana öğünlerde tabağımızı dengeli olarak oluşturduğumuza emin olmalıyız. Yani tabağımızda süt, tahıl, et, sebze ve meyve grubu dengeli bulunmalıdır.
İnsülin direnciyle mücadelede diyetimizin temel taşı posadır. Yani yüksek oranda posalı besinler her zaman ilk tercihimiz olmalıdır. Meyve posasıyla birlikte tüketilmeli kan şekerimizin aniden yükselmesini engellenmelidir.
Uzun süre aç kalmamalı birden çok miktarda besin tüketilmemelidir. 3 saatlik aralarla ana ve ara öğünler oluşturulmalıdır. Ara öğünler insülin direncinin kırılmasında önemli rol oynarlar.

Günlük beslenme düzeninde ceviz, keten tohumu, balık gibi omega-3 yönünden zengin besinler olmasına özen gösterilmelidir. Haftada en az 1 kez somon gibi omega-3 açısından zengin yağlı balıklar tüketilmelidir. Keten tohumu da yoğurda katılarak tüketilebilir.

Kilo vermede süt ve yoğurt gibi kalsiyum kaynaklarının etkisi artık birçok araştırmayla kanıtlanmıştır. Yağsız olacak şekilde günde 3-4 porsiyon süt, yoğurt, ayran tüketimi kilo vermeye yardımcı olacaktır.
Sağlıklı günler.