Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


İŞTE O DÖRTLÜK

İŞTE O DÖRTLÜK


 İki hafta önce köşemde “Mut'un Dörtlüğü” adıyla bir hatıramı kaleme almıştım. Burada ta yıllar önce mesleğimin ilk yıllarına ait bir öğretmenler günü hatırasına değinmiştim.
   Ne de olsa hatıra. Geçmiş zamana ait. Öyle olmasa hatıra olmaz. Yazının üzerinden fazla bir zaman geçmedi. Okuyanlar, ilgi duyanlar hatırlayacaktır.
   Öğretmenler Gününde ben Nejat Sefercioğlu'nun “Ben Öğretmen Olmak İstiyorum” adlı uzun şiirini, aynı zamanda şair olan öğretmen arkadaşım Mut da kendi yazdığı bir dörtlüğü okumuştu. Mut, dörtlüğü o akşam kaleme aldığını ve başkalarının yazdığı şiirleri okumaktansa kendi yazdığı şiiri okumayı tercih ettiğini mikrofondan haziruna ilân etmişti. Asıl muhatap, başkasının yazdığı şiiri okuyan bendim. Üzerime alınmadım desem doğruyu söylemiş olmam.
   Yazının bir yerinde ''keşke o akşam kaleme alınan dörtlüğü Seyfi Bey gibi not alsaydım da şimdi paylaşsaydım'' demiştim.
   Şair dostum Mut, yazımı sosyal medyada okumuş, çok memnun olmuş, belki bir faydası olur diye, meşhur dörtlüğünü göndermiş. Bunu sizlerle paylaşmazsam konunun insicamı kaybolur. Tarihe not düşmek lazım. Mut'u tebrik ediyorum. Her şeyi not etmiş, belki de şiirlerini bir kitap haline getirip yayınlamayı düşünüyordur. Yayınlarsa kültürümüze büyük hizmet etmiş olur. Yayınlamalı da.
   Şimdilerde, Isparta'da çoluk çocuğuyla, torunlarıyla mutlu ve münzevi bir emeklilik hayatı süren Mut'a bu uğurda başarılar diliyorum. En kısa zamanda şiir kitabını bekliyorum.
   Mut'un mesajını olduğu gibi paylaşıyorum:
   “Esselamü aleyküm kardeşim. Hayırlı mutlu günler. Her şeyin gönlünce olması dileklerimle dörtlüğü gönderiyorum. Selam ve dua ile Allah'a emanet olun.

SEVGİLİ ÖĞRETMEN

Bu yurt bizim, başka vatanımız yok,
Ulvi görevini, tazecik fidanları sakın unutma,
Bizim bizden başka, hiç dostumuz yok,
Derslerde önce Hakk'ı, sonra ecdadını asla unutma.

 

Arada bizden bahsetmen bizleri onurlandırıyor. Allah razı olsun. Rabbim iki cihanda da cümlemize saadet ve mutluluklar versin. Allah cümlemizi mahcup etmesin. Selam ve dua ile…”
   Dostum Mut, şair olduğu kadar hoş sohbet, nüktedan, ağzı dualı, hatipliği de olan bir zat-ı muhteremdir. Bu yönü, kendisini tanıyanlarca yakından bilinir. Hiç alınganlığı yoktur. Hemşehrisi, atası Mevlana gibi herkesi sever, herkese kucak açar. Mut'la dost olamayan kusuru kendinde aramalıdır. Vefalıdır. Tüm dostlarını arar, sorar, bulur. Sofrası, gönlü gibi geniştir. Gönlünde ve sofrasında herkese yer vardır. Dostlarında kusur aramaz. Dostlarında kusur arayanların dostsuz kalacağını bilir. Aradan yıllar geçti, ben kendisini unutmadım, mesajından anlaşılıyor ki o da beni unutmamış. Bırakın beni, otuz beş yıl önce yazdığı dörtlüğü unutmamış. Bana da vefalı olmak yaraşır. O bakımdan tarihi dörtlüğü yayınlıyorum.
   Ortak arkadaşımız, Kayserili İngilizce öğretmeni, şimdilerde o da emekli, Osman Alparslan yorumunda: “Konyalılar oynamaz, oynatır,  vecizesi de Mut'a ait. Unutma, onu da yaz” diye beyan etmiş. 
   Söz , bir gün onu da yazacağım. Cümlenize selam olsun.