Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


İSTİKLAL MARŞI KAÇ MISRA?


Hazin mi, komik mi bil­mi­yo­rum ama size yak­la­şık yarım asır ön­ce­ki bir ha­tı­ra­mı an­lat­mak is­ti­yo­rum.
Sene 1967. Üçün­cü sı­nıf­ta oku­yo­rum. Sı­nı­fı­mız bi­le­şik sınıf. O ta­ri­hi dü­şü­necek olur­sa­nız bi­le­şik sınıf ol­ma­sı hiç de komik değil. Hatta okul ol­ma­sı bile bir ba­şa­rı.


Ordu ili­nin Per­şem­be il­çe­si­ne bağlı Ko­van­lı İlko­ku­lu´nda bir öğ­ret­men ta­ra­fın­dan tah­sil gö­rür­ken oku­lu­mu­za staj­yer öğ­ret­men de­ni­len öğ­ret­men aday­la­rı geldi. Bu abi ve ab­la­la­rı­mız ba­şı­mız­da yak­la­şık bir aya yakın kalıp bazı pra­tik bil­gi­ler öğ­re­ne­rek mes­le­ğe baş­lı­yor­lar­mış.


Öğ­ret­me­ni­mi­zin ya­nın­da kısa süre staj gören bu öğ­ret­men aday­la­rı ara sıra biz­le­re ders ve­ri­yor­du. Her de­vir­de ol­du­ğu gibi o zaman da da ma­te­ma­tik dersi önem­liy­di. Sanki coğ­raf­ya bi­le­nin bir hükmü yok!


Ma­te­ma­tik der­sin­de bazı so­ru­lar sizin başka ko­nu­la­ra da vakıf olup ol­ma­dı­ğı­nı öl­çer­di. Me­se­la bir ?Hafta şu kadar para har­ca­yan kişi bir günde ne kadar har­car?? gibi so­ru­lar hem haf­ta­nın kaç gün ol­du­ğu­nu, hem de arit­me­tik iş­le­mi­nin nasıl ya­pı­la­ca­ğı­nın bir gös­ter­ge­siy­di.


İşte öyle za­man­lar­dan bi­rin­de staj­yer öğ­ret­me­ni­miz şöyle bir soru sordu:


?İstik­lal Marşı kaç mıs­ra­dır??


Mak­sat bizim hem is­tik­lal mar­şı­nın kaç kıta ol­du­ğu­nu bilip bil­me­di­ği­mi­zi öğ­ren­mek hem de bu arada ´çarp­ma´ iş­le­mi­nin yapıp ya­pa­ma­dı­ğı­mı­zı gör­mek­ti. Sı­nıf­ta en çok sekiz ve kırk so­nu­cu bu­lun­du. Sekiz di­yen­ler milli marşı bes­te­len yeri kadar sa­nı­yor, kır di­yen­ler ise dördü on ile çar­pı­yor­du.


Bütün sınıf ar­ka­daş­la­rım sekiz ile kırk ara­sın­da fikir beyan eder­ken ben ani­den ´41´ dedim. Her­kes güldü. Ne yalan söy­le­ye­yim utan­dım. Sekiz di­ye­ne bile gül­me­miş­ler­di. Staj­yer öğ­ret­me­ni­miz bana ?yan­lış? dedi ve devam etti; ?Tamam se­ki­zi an­la­rım iki kıta sa­nan­lar öyle söy­le­di kırk ise doğ­ru­su sen 41 dedin!? diye iza­hat­ta bu­lun­du.


Ben, ar­ka­daş­la­rı­mın bana gül­me­le­ri­ne ve öğ­ret­me­nim yan­lış yap­tı­ğı söy­le­me­si­ne rağ­men 41 sa­yı­sın­da di­ret­tim.


Staj­yer öğ­ret­me­ni­miz beni kır­ma­mak için ?Ya­nı­ma gel? dedi. Sonra İstik­lal mar­şı­nın ya­zıl­dı­ğı yere gö­tür­dü. Bana ya­pa­rak öğ­re­te­cek­ti. Ve ben 41 id­di­amın yan­lış ol­du­ğu­nu an­la­ya­cak­tım.


Bi­rin­ci kı­ta­nın ilk mıs­ra­sın­dan iti­ba­ren say­ma­ya baş­la­dık.


1,2,3?
21,22,23?


39,40,41?

 


Ne! 41 mi?


Sa­nı­rım öğ­ret­me­ni­miz ses­siz­ce yine saydı. Ma­te­ma­tik bu, sesli ses­siz fark et­mi­yor. Bir kere bir sonuç çıtı mı daha da de­ğiş­tir­mi­yor. Ka­rar­lı ders ves­se­lam şu ma­te­ma­tik.


Staj­yer öğ­ret­me­ni­miz benim an­la­ma­dı­ğım bir sürü cümle kurdu. Şiir dedi, ka­fi­ye falan diye ilave etti. Kıta, dört­lük mısra falan dedi.


Ne anlar il­ko­kul üçün­cü sınıf ta­le­be­si on­lar­dan. Ben birer birer say­dım tam 41 et­miş­ti. Hala daha 41 mısra. Bu­ra­da inat falan yok.


Yani İstik­lal Mar­şı­nın kaç mısra ol­du­ğu­nu bil­me­yen bir öğ­ret­men­den eği­tim gördü bu ülke. O za­man­lar ?Ban­dır­ma Va­pu­ru? hak­kın­da bilgi bil­mek daha mü­him­di. Yani işin özüne in­me­den bize bir şey­ler an­lat­tı­lar.


39, 40, 41?


Ne! 41 mi?


Kem, küm, falan, filan...


12 Mar­tı­nız ha­yır­lı olsun!