Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Kadınlar gününde bir gezinti

Kadınlar gününde bir gezinti


Elinizdeki bu gazete bir süredir haftada iki defa Salı ve Cuma günleri yayınlanıyor. Bugün Cuma ve tesadüfe bakın ki bugün 'Dünya Kadınlar Günü.”
Öncelikle, saygıdeğer kadınlara saygılarımı sunuyorum. Günlerini kutluyorum. Bu günün kadınlar için hayırlara vesile olmasını; kadın cinayetlerinin ve kadınlara yapılan baskıların son bulmasını,  diliyorum. 
“Dünya Kadınlar Günü.” Bu ifade, benim hayatıma ne zaman girdi, tam olarak bilmiyorum. 
İlkokulda duymuş olmam mümkün değil, ortaokulda ve lisede de duymuş olduğumu sanmıyorum. Üniversite yıllarımda (1970-1974) 'Kadınlar Günü' diye bir kavram var mıydı? Onu da hatırlamıyorum. En iyi ihtimalle 35-40 yıl önce duymuş olabilirim. 
Fazla uzatmaya gerek yok, artık internet diye bir kolaylık var. Girip baktım, Türkiye'de Dünya Kadınlar Günü ilk olarak 8 Mart 1975 tarihinde kutlanmış. 
Kadınlar bizim baş tacımızdır. Şair de öyle söylememiş mi?
“Ana başa taç imiş/ Her derde ilâç imiş.
Bir evlât pir olsa da/ Anaya muhtaç imiş.”
Anamız kadın, bacımız kadın. Eşimiz kadın, kızımız kadın.
Hz Muhammet (SAS), “Cennet anaların ayakları altındadır” buyurmuş.
Kadınsız bir dünya olmaz. Kadın ile erkek, bir elmanın yarısı gibidir. Kadın olmazsa erkek olmaz, erkek olmazsa kadın olmaz. 
Allah (CC), Bakara Suresi 187. Ayette, “Onlar (kadınlar) sizin için örtü, siz de onların örtülerisiniz” buyurmuş. 
Var mı bu ayette bir ayrım? 
Öyle ise bazıları neden hala sokaklara çıkıp eşitlik peşinde koşuyorlar?
Sosyal medyada çeşitli alanlarda kurulmuş siteler ve gruplar var. Onlardan biri de “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Derneği.” Vatandaşları gruba davet ediyorlar. Yirmi kadar kadının toplu halde çekilmiş fotoğrafı var. Sayfaya,  “Güzel çalışmalar yapıyorsunuz, tebrik ederim” mealinde yorumlar yapılmış. 
Fotoğrafa bir daha baktım, kadınların kıyafeti ve görüntü beni açmadı. Bir yorum da ben yaptım; “Bunlar, bizim köyün kadınlarına benzemiyor” dedim.
“Bizim köy” dediysem, sadece benim doğduğum Şahmelik Köyü'nü kast etmedim. Anadolu köylerini, Anadolu insanını kast ettim. 
Genelde benim bu tür yorumlarıma karşı cevaplar gelirdi. Henüz bir cevap gelmedi.
Bizim köydeki ve hatta çevre köylerdeki kadınların ellerine pankart alıp cinsiyet eşitliği peşinde koştuklarını duymadım. “Onlar cahildi, hak aramayı bilmiyordu” diyebilirler. Birileri önderlik etse de köy kadınlarının eline birer pankart tutuştursalar, onlar böyle bir eyleme girmekten utanırlar, “O da ne demekmiş? Kadınla erkek nasıl bir olur? Kadın kadındır, erkek de erkek” derler. 
Şehir kadınları hak aramayı, eşitlik peşinde koşmayı bildi de ne oldu?
Kadın cinayetleri daha çok köylerde mi görülüyor, şehirlerde mi?
Gönül ister ki; hiçbir kadın kocası tarafından, hiçbir kız sevgilisi tarafından öldürülmesin.
Köy kadınlarının diliyle, “Erkek erkektir, kadın kadındır.” Dernek kurmakla, sokaklarda eylem yapmakla kadını erkek, erkeği kadın yapamazsınız. “Biz, kadınların da erkeklerin sahip olduğu haklara sahip olmasını istiyoruz” diyorsanız, erkeklerin sahip olup da kadınlara tanınmayan bir hak var mı?
Erkekler lisede-üniversitede okuyor da kızlar okuyamıyor mu? Erkekler öğretmen, doktor, mühendis, milletvekili, bakan, başbakan oluyor da kadınlar olamıyor mu? Erkekler futbol, basketbol oynuyor da kadınlar oynayamıyor mu? Ben; erkeklerin yapıp da kadınlara izin verilmeyen bir meslek bulamadım diyecektim ki aklıma imamlık geldi. Onun cevabını da Diyanet İşleri Başkanlığı versin. 
Bizim inancımızda kadınlar sadece 'Kadınlar Günü'nde hatırlanmaz. 
Kadınlarımıza; eşiyle, çocuklarıyla, ailesiyle sağlık, huzur ve afiyetler diliyorum.