Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Zeki ORDU


KANAAT BAKKALİYESİ VE MISTIR MARKET


Zaman içersinde köyden şehre göç fazlalaşınca insanların bazı alışkanlıkları da değişikliğe uğramış. Artık beden ile üreten insanlar ortadan kalkmış. Şehir hayatının kendine has kuralları varmış. Memurlar, işçiler, sanatçılar, sporcular yazarlar, çizerler şehir toplumunun önde gelen şahsiyetleri imiş. Bu arada irili ufaklı işyerleri ve bu işyerlerinde çalışanlar varmış. Marketler, kuyumcular, kitapçılar, lokantalar, eczaneler, hazır giyim mağazaları, terziler, kasaplar, fırınlar, berberler, ayakkabıcılar ve daha nice işletmeler bulunur imiş. Bu mesleklerin bazıları zaman içinde önemini yitirir olmuş. Bunlardan en önemlisi mahalle bakkalları imiş.

Yıllar önce hemen hemen her mahallede bulunan bakkallar; market, süper market adıyla açılan yeni işletmeler ?kanaat bakkaliyesi? adıyla nam bulmuş işletmeleri yavaş yavaş yerlerinden eder olmuş. Kanaat Bakkaliyelerinin toplum yapısında önemli görevleri varmış. Bir kere bu müesseseleri işletenler, bulunduğu mahalleyi tamamen tanırmış. Kimin hastası, kimin meziyeti var bilirmiş. Mahalle muhtarlarının fahri olarak sağ koluymuş. Sadece mahalle muhtarları değil, emniyet, belediye, nüfus müdürlüğü gibi özel ve kamu kurumlarına faydası olurmuş. Kimin taşındığını, kimin nişanlandığını, kimin dargın, kimin işsiz olduğundan haberdar imiş. Hatta hangi eve kimlerin misafir geldiğini, bakkala gelenlerin neler alıp neler soracağını biliyorlarmış. Kısacası mahallenin bilgesi, büyüğü, yol göstereni kısaca rehberi imiş. Mahalleye ilk defa gelen kişilere yardımcı olur, art niyetli olanlar bu mahallede tutunamazmış.

Önemini kaybeden diğer mesleklerden biride terziler olmuş. Hazır giyim ürünleri çıkınca eski cazibesini yitirmiş. Hâlbuki terzilerde toplum sosyal yapısı için önemli kişilermiş. Herkesin mutlaka terziye işi düşüyormuş. Öyle ya insanlar bir şekilde giyiniyor ve giyeceklerini diktiriyorlarmış. Dolayısıyla terzilerle işleri oluyormuş. Terzi ütüsünü yaparken, düğmesini dikerken müşterisiyle içtiği bir bardak çayın verdiği hazzı ne müşteri ne de kendisi başka bir yerde bulamıyormuş. Maddi, sosyal ve kültürel yönden farklı müşteriler ile yapılan sohbetlerde memleketin ahvali üzerine kelamlar ederlermiş.


Zaman içinde bu meslekler yerini market ve hazır giyim mağazalarına bırakınca toplumda da bazı değerler yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutmuş. Hele yeni kuruluşların adları yok mu? ? Mega Market, Show Giyim? gibi hangi dilde olduğu belli olmayan acayip ve garip isimler imiş. Acaba bu müesseslerin sahipleri ecnebi mi diye soranlar da oluyormuş. Daha önceleri ?,Bizim Bakkal, Şen Bakkal, Kanaat Bakkaliyesi? gibi bakkal isimleri ile ? Düzgün Terzi, Gülen

Terzi? gibi terzi isimleri yok olmuş. Sadece market ve terzi değil hemen hemen bütün işletmelerin isimlerinin isimleri ne idüğü belirsiz şekildeymiş. Türkçe olmayan bu isimlerin ne maksatla konulduğu belli değilmiş. İngiltere,

İtalya, İspanya gibi ülkelerde Türkçe isimler nasıl konulmuyorsa neden bu ülkede yabancı isimler caddeleri işgal ediyor diye düşünenler varmış. Düşünenler varmış da söyleyenler azmış. Söyleyenler de ?medeni olmamakla? suçlanıyormuş. Kendi diline, kültürüne, örfüne ve adetlerine sahip çıkmak nerdeyse ?ihanet? hükmü taşıyormuş. Bir milletin dilin bozulmasının istiklalinin bozulmasına eşdeğer olduğunu söyleyenler de varmış. Bir ülkenin müstemleke ülkesi olmasının kültürel dokusunun tahrip edilmesinden geçeceğini savunanlara gülüyorlarmış.


Her geçen gün bu isimler artıyormuş. Yeni iş yerleri açılıyor her üçünden biri yabancı ismi taşıyormuş. Ama bunların müşterileri de oluyormuş. Nereden alışveriş yaptığına dikkat etmiyor, dost meclislerinde ülkenin gidişatından rahatsız oluyorlarmış. Tamamen mankurtlaşmış bir toplum meydana geliyormuş.


Son zamanlarda şehir toplumun yeni alışkanlıklarından biride ?ayaküstü? atıştırmaları alışkanlık haline getiren ve kazan yemeğinin hiçbir şekilde yerini tutmayan küçük işletmelerin artmasıymış. Sadece açlıkları ?yatıştıran? ve besin değeri bakımından önemli bir yeri olmayan, sindirimi zor olan bu tür yiyeceklere gençlerin rağbeti çokmuş.


Bu işletmeler arasında da ne idüğü belli olmayan isimler varmış. Sindirimi çok zor olan bu yiyecekler çoğunlukla ayakta yeniyormuş. Bu yiyeceklerde yağ oranı oldukça yüksekmiş. Düşünceleri dumura uğramış kişilere bir de sağlıksız beslenen kişilerin katılması, ülkenin geleceğini tehdit edermiş de buna çare arayan olmazmış. Kendi kültüründen mahrum bırakılan, küçük kafalı ve büyük göbekli bir topluma doğru adım adım gidiliyormuş. Bazı batı ülkelerine bu durum intikal ettiğinde batılı insanlarda bu duruma üzülüyorlarmış. ?Bunların böyle yapacağını bilseydik silahlanmak için milyonlarca dolar harcamazdık? diye iç geçiriyorlarmış. Öyle ya mankurtlaşmış fertlerin ne
kendisine ne de ülkesine faydası olurmuş.


Bu arada yeri değil ama tarih ilmiyle meşgul olanlar bir araştırma yapmış. Araştırmaya göre tarihte kendi kendisini köle yapan bir topluma daha rastlanmamış (!)