Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Selim EROĞLU


KANKA MI AHRETLİK Mİ?

KANKA MI AHRETLİK Mİ?


Televizyonsa ``Kim Milyoner Olmak İster`` adlı yarışma programını izliyordum. Yarışmaya yeni mezun bayan bir doktor katıldı. Yarışmacının, kendi çapında çok başarılı ve zeki birisi olduğu anlaşılıyordu.
Yarışmayı sunan Kenan IŞIK, daha yarışmanın başlarında dikkatimi çeken bir soru sordu. Soru şu şekildeydi:

``Eskiden, insanlar, bilhassa kadınlar birbirlerine nasıl hitap ederlerdi?``
Şıklar arasında evladiyelik ve ahretlik vardı. Diğer şıkların ne olduğunu şimdi hatırlamıyorum.

Yarışmacı, ahretlik şıkkını hiç düşünmedi. Evladiyelik olabilir diye düşünüyorum, dedi. Emin olmadığından seyirci jokerini kullandı. Seyirci de yüzde doksan oranında ahretlik şıkkını onayladı. Genç doktor da seyirciye güvenerek doğru cevabı bulmuş oldu.
Genç doktor, ahretlik tabirini hiç duymadığını itiraf etti. Muhtemelen bugünkü neslin çoğu da duymamıştır. Bugünkü nesil daha ziyade kanka mı sevgili mi modunda ilerliyor. Oysa `ahretlik` , tarihi ta derinlere dayanan çok güzel bir geleneğimiz. Bizim köyde ahretliği olmayan kadın yok gibidir. Birden fazla ahretliği olmak itibarlı olmaya delalet eder. Ahretliği olmayana iyi gözle bakılmaz.

Merak ettim, hemen sözlüğe baktım ne yazıyor, ahretlik hakkında diye. Aynenşu tanım yapılmış.
``İnanç ve ibadette birbirinden ayrılmayan ve bu dostluğu ahirette de sürdüreceklerini düşünen kadınlara verilen isim. Ahiret kardeşi.``

Görüldüğü gibi ahretliğin hem bu dünyayı hem de öbür dünyayı kapsayan derin bir anlamı var. Bu, kankalığın, arkadaşlığın, dostluğun ötesinde bir şey.
Birbiriyle ahretlik olanların dostluğu ne pazara, ne mezara, ne de mahşere kadar olur. Ya nereye kadar olur? Ebediyete kadar olur. Bu ahretlik, cennette de devam eder.
Peygamberimiz, ``kişi sevdiğiyle beraberdir ``buyurmuş. Ahretlik geleneğinin temelleri bu hadis-i şerife dayansa gerek.

Bizim köyden biliyorum, birbirleriyle ahretlik olan kadınlar, birbirlerine çok değer verirler. Muntazaman görüşürler. Görüşemedikleri zaman birbirlerine selam gönderirler. Birbirlerinin selamına ve hatırına büyük değer verirler. Hediyeleşirler. İyi ve kötü günde hep birbirlerinin yanında olurlar. Sık sık bir araya gelerek halleşirler. Ahretlik olanlar birbirlerinin sırlarına vakıftır. Yedi sülalesinin bütün sırlarını bilirler. Ahretlik olanların, birbirlerini incittiklerine, kötü söz söylediklerine ve küstüklerine asla şahit olmadım.

Birbirlerinin çocuklarını kendi çocuklarından ayırt etmezler. Tanıştırırken bile bu benim ahretliğimin çocuğu derler.
Bu kültür, çocuklara da yansır. Hediyeleşmeler, genellikle çocuklar vasıtasıyla olur. Mesela, ahretliğe bir sepet içerisinde elma, armut, töngel… gönderilir. Sepet geriye boş gelmez. Mutlaka sepetin içerisine çam sakızı çoban armağanı bir şeyler konulur.
Hediyeleşmek, ahretliğin olmazsa olmazlarındandır.

Bu kültürle büyüyen çocuklar annelerinin ahretliklerine büyük saygı duyarlar ve muhabbet beslerler. Onu memnun etmeyi anneyi memnun etmekle, onu üzmeyi anneyi üzmekle eş değer tutarlar.
Ahretlik olanlar asla kusur araştırmazlar. Daima birbirlerinin iyi taraflarını görürler ve sürekli birbirlerinin iyiliği için dua ederler.

Üzülerek görüyorum ki yeni nesil arasında bu güzel geleneğimiz unutulmaya yüz tutmuş. Yeni nesil kanka diyor, başka bir şey demiyor. Kankada samimiyet var ama süreklilik yok. Bugün kanka olan yarın yanka olabiliyor. Bunun garantisi yok. Çünkü bunun geçmişi yok.

Ahretlik öyle mi? Adı üstünde. Ahireti de içine alıyor. Temelleri de burada. Dünya ahiretin tarlası değil mi? İste ahretlik geleneği bunun isteği.
Kültüre ve geçmişe sahip çıkmak aslında geleceğe sahip çıkmaktır.

Şairin dediği gibi biz olacaksak kökü mazide olan ati olmak zorundayız.
Sağlıcakla kalın.