Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Kanyonu da gezdik


Geçen hafta Vezirköprü ilçesine yaptığımız gezi izlenimlerine bu hafta da devam ediyoruz.

O gün her şey iyi gidiyordu. Gezinin bir gün öncesinde yağmur olmasına rağmen gezi günü cam gibi bir hava vardı. Sıcaklık da tam gezi havasındaydı.

Samsun´u çıkar çıkmaz, daha önce anlaştığımız Melemenci Selahattin´i kaç defa aradıysam da telefona cevap alamadım(1). Oraya varınca öğrendik ki iş yerinin telefonu arızalıymış. Önceden bir hazırlık olmadığından bu kadar kişiye serviste haliyle aksamalar oldu. Arkadaşların bu yöndeki şikâyetine usta ne cevap verse beğenirsiniz?

-Gelmeden önce arasaydınız böyle olmazdı!

Lafa bak! Sanki telefonun arızalı olduğunu az önce söyleyen kendisi değilmiş gibi konuşuyor.

Sıkıntılı melemen faslından sonra Vezirköprü´de rehberimiz Ahmet Gencer ile buluştuk. Özellikle Matematik Öğretmeni Aydın Bakal rehberimizi çok beğendi ve ?Rehberin varlığı, geziyi daha bir anlamlı kıldı? dedi.

İki sene önce tam bu aylarda yanan Taşhan´ın onarım çalışmaları henüz bitmemiş olduğundan içeri girip gezemedik. Maalesef tarihi binaların onarımı çok zaman alıyor.

Bedesteni gezdikten sonra, kapısında verdiğimiz çay molası bence çok iyi oldu. Keşke daha çok vaktimiz olsaydı da orada daha fazla çay içip, daha fazla yârenlik yapabilseydik.

Ahmet Bey bize her tarihi binayı gezdirmek ve detaylı bilgi vermek istiyordu. Fakat bizim zamanımız sınırlıydı. Çünkü Oymaağaç Köyü´ndeki kebap ustası ile saat 12.30 için anlaşmıştık. Gezi uzayınca İzzet Usta´yı arayıp ?Usta! İşi biraz ağırdan al? dedimse de usta bu teklifimi uygun bulmadı;

?Etin bir pişme kıvamı var. Ateşte normalden fazla kalırsa kurur. Ateşten çıkardıktan sonra vaktinde yenmezse soğur ve sıcak olduğu zamanki tadı vermez? dedi. Vaktinde yetişmek için ne kadar gayret ettiysek de köye vardığımızda nispeten soğumuş bir kebapla karşılaştık. Bu yüzden arkadaşlar etten yeterli tat alamadılar.

Nihayet gölün kenarına inip teknedeki yerimizi aldık. Burası, Bafra Altınkaya Baraj Gölünün devamı. Kızılırmak burada sarp kayalıklar arasından kendine bir geçit bulmuş. Buraya Şahinkaya Kanyonu diyorlar. Kanyonun uzunluğunu bazı kaynaklar 1.500 metre olarak verirken, İl Kültür Müdürlüğü verilerine göre 3.000- 3.250 metre civarında. Gölün her iki yanı dim dik yükseliyor, tamamen kayalık. Kanyon duvarının gölden itibaren yüksekliği hakkında tahminler yapıyoruz. Birisi, ? 80-100 metre var? diyor. Su koyu yeşil renk. Bu da derinliğin fazla olduğu anlamına geliyor. Kanyonda suyun derinliği 106 metreye kadar ulaşıyormuş.

Gerekli manevradan sonra teknenin burnu kanyona doğru yöneldi. Dar alana yaklaştıkça heyecan artıyor. Kanyonun muhteşem görüntüsü seyredenleri büyülüyor. Herkes fotoğraf çekme, güzel bir görüntü alma uğraşında. Güneş karşıdan geldiği için görüntü çok net olmayacak. Ne zamanki kayaların gölgesine dalıyoruz, peş peşe deklanşöre basılıyor.

Tekne ile kanyon gezintisi herkesin neşesini yerine getirdi. Tekne, göl üzerinde süzülürken çaylar içildi, güzel manzara eşliğinde fotoğraflar çekildi, espiriler yapıldı. Bir anda olumsuz hava dağıldı.

Kanyon gezintisinden sonra şehir merkezindeki Abdullah Derici Konağı´nı da gezmek istedik ama vardığımızda Saat 17.20 olmuştu ve konak ziyarete kapanmıştı. Konağın önündeki caddeyi çıkıp Kale Camisi´ne geldik. Cami, Köprülü M. Paşa´nın Hanımı Ayşe Sultan tarafından yaptırılmış. Küçük ama şirin bir cami. Kitabesinde
1659 tarihi görülüyor. Caminin bir de hikâyesi var:

İnşaat sırasında işçilerden biri çalışır gibi yapar fakat çalışmazmış. Eline aldığı taşı oraya buraya götürür fakat duvara koymazmış. Bunu fark eden usta işçiyi çağırır ve bu davranışının sebebini sorar. İşçi ezile büzüle,

?Efendim, gece beni şeytan aldattı (hamamcı oldum). Lâkin gusül abdesti alacak yer bulamadım. Bu kirli halimle duvara taş koyarak camiye kir bulaştırmak istemedim? der. Bunun üzerine usta, cami inşaatını durdurur ve caminin yanına hemen bir hamam yapılmasını emreder.

Ne güzel bir anlayış! Yaşamak bir yana, duymak bile insanı etkiliyor.

- - - - - -

(1)Bu kelimeyi hatalı yazdığımı düşünenler olabilir. Bilerek böyle yazdım ve doğrusunun bu olduğunu düşünüyorum.