Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Kasım Ayında Ayder


Doğu Karadeniz gezimizin ilk ayağı Ayder´di.

Ayder, Rize´nin Çamlıhemşin ilçesi´nin yaylası, turistik bir yöre, milli park alanı. Sahilden 37, Çamlıhemşin´den 17 km mesafede. Milli Park oluşundan mıdır bilmiyorum, araçların girişi ücrete tabi: Midibüs 75.00 TL.

Ayder´e ilk gidişim 1978 Ağustos´una rastlar. Çamlıhemşin İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü görevime başlayalı henüz iki ay olmuştu. Yanımızda Meslek Dersleri öğretmenlerinden Hayrullah Yaman olduğu halde, Topluca Köyü´nden Ali Yağcıoğlu, bizi Ayder´le tanıştırdı. Haydar´ın kamyonu ile Kavron

Yaylası´na çıkmış ve Ayder´de bir akşam kalmıştık. Ondan sonra kaç defa Ayder´e gittiğimi hatırlamıyorum.

İki hafta önceki okul gezimizde yol kenarlarında ve karşı yamaçlarda kar görmek bizi hem şaşırtmış hem de sevindirmişti. Öğrenciler bol bol resim çektiler, selfi yaptılar.

Ayder´de güneşli ve berrak bir hava vardı. Manzara bütün güzelliği ile kendini gösteriyordu. Buraya daha önce gelmiş olan Müdür Yardımcımız Abdullah Var, Ayder´i böyle bir havada gezmenin bir şans olduğunu söyledi.

Ayder´in ana caddesi üzerinde yürüyerek ve alışveriş yaparak kaplıcaya kadar geldik. Birkaç öğrenci dışında diğerleri kaplıcaya girdiler. Suyunun şifalı olduğu ispatlanmıştır. Önceki gelişlerimin hepsinde öğrencilerle birlikte kaplıcaya girmişimdir. Fakat bu sefer içimden kaplıcaya girmek gelmedi.

Bunda belki eski öğrencilerimden biri ile buluşma imkanı yakalamak da etkili olmuştur.

Buraya gelmeden önce telefonla görüştüğüm Çamlıhemşin Belediye Başkanı Osman Haşimoğlu, öğrencimin abisi çıkmış ve Ahmet´in Ayder´de olduğunu söylemişti. Görüşmeye giderken kaplıcaya girmeyen öğrencileri de davet ettim. Onlardan Rumeysa Eker, Ayşenur Aktaş, Zeynep Akçay ve Nagihan
Şen bana eşlik etti.

Ahmet Haşimoğlu´nu, kaplıcanın aşağısında, derenin hemen üstündeki Haşimoğlu Otel´de bulduk. İki arkadaşı ile kahvaltı yapıyordu. Bundan 7-8 sene önce kendisiyle Ankara Ümitköy´deki Ayder Turizm´in bürosunda görüşmüştük.

Masadakilerin hangisinin Ahmet olduğunu anlamak için bir süre bakındım. O da beni tanımamıştı. Selâmdan sonra kendimi tanıttım ve tanıştık. Yanındaki arkadaşları Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ve eski İlköğretim Genel Müdürü İbrahim Er imiş. Ahmet ile eski günleri yâd ettik. Onlar da
öğrencilere gelecekteki hayallerini sordular.

Bu buluşmanın diğerleri için anlamını ben söyleyemem ama kendimi masanın en mutlu insanı sayıyordum. 36 sene önceki öğrencim, bugünün işadamı ile şimdiki öğrencilerimin, benim de bulunduğum bir masada buluşmasını, öğretmenliğin en güzel anlarından biri olarak görüyordum.

O günkü proğramımız Ayder´le sınırlı değildi. Ayder´e ve Çamlıhemşin´e veda ederek sahile indik ve Çayeli´ne geldik. Buranın kuru fasulyesi meşhurmuş. Bunu, daha önce burada iki haftalık bir hizmetiçi eğitim seminerine katılan Abdullah Bey´den öğrendik. Çayeli´nden kaç defa gelip geçmişimdir.

Ancak böyle bir özelliği olduğunu bilmiyordum.

Hüsrev´in yerinde kuru fasulyemizi yedik. Bazı öğrenciler beğenmese de artık, ?Çayeli´nde kuru fasulye yemedik? diyemeyecekler.

Yemekten sonra yolumuza devam edip Of´tan Çaykara yönüne saptık. Hedefimiz, Trabzon´un en çok turist çeken yörelerinden biri olan Uzungöl (Şerah) idi.. Son gelişime göre yolu daha da düzelmiş gördüm. Seyahati engelleyici bir yol çalışması yoktu.

Uzungöl´e yeterli süre ayıramamıştık. Çünkü konaklayacağımız Trabzon Spor Lisesi Müdür Yardımcısı Şenol Bey, akşam yemeğine yetişebilmek için saat 18.30´da okulda olmamız gerektiğini söylemişti. Yaklaşık 1.5 saatlik Uzungöl gezisinden sonra Trabzon´a doğru yola çıktık.

Gezimizin Uzungöl´den sonraki bölümünde görüşmek üzere iyi haftalar.