Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


KAZIKLANMA KORKUSU

Yurtdışından zaman zaman eşim, dostum, arkadaşım, akrabam... geliyor.


Yurtdışından zaman zaman eşim, dostum, arkadaşım, akrabam... geliyor.
Sağ olsunlar gelmişken bana da uğruyorlar. Şahsî, ailevî, maddî manevî... meselelerden bahsediyoruz. Seyahatlerimiz, ufak çaplı da olsa ticarî faaliyetlerimiz oluyor.
Buraya kadar normal. Farkındaysanız yazı konusu olacak bir şey de yok.
Yok ama bundan sonrası mühim.
Yurt dışından gelen değerli dostlarım rica ediyorlar. Bir şey almak için fikrimi soruyorlar. Ben de uzun süredir Terme ve Samsun´da yaşamam hasabiyle kendilerine yardımcı oluyorum. Alış verişlerinde refakat ediyorum. İşin doğası gereği bildiğim, tanıdığım ve güvendiğim yerlere getiriyorum.
İş yerine girdiğim ve genellikle beni tanıyan esnaflar can u gönülden hoş geldin diyorlar. Benimle geleni tanımadıklarında ?bu arkadaşımız kim? diye soruyorlar. Bunda ne var? Biz Türk milleti yapımız gereği muhabbeti severiz. Amaç sadece mal satmak, para kazanmak değildir.
?Bu arkadaş kim? sorusuna sohbetin akışı gereği ?yurt dışından, Almanya´dan, Hollanda´dan... geldi. Tatile geldi. Ayakkabı, gömlek, pantolon alacak onun için buradayız. Yardımcı olursan sevinirim? diyorum.
Bila istisna, bu tür hadiselerde mübalağasız yanımdakilerden on defa ?sen benim yurt dışımdan geldiğimi niye söyledin? ikazına maruz kaldım.
?Niye böyle demekte ne mahsur var yalan mı konuşsaydım, yok yere bazı gerçekleri gizlemenin veya doğru olmayan beyanda bulunmanın ne alemi var? diyorum.
Genellikle söyle cevap veriyorlar;
?Bu esnaf benim ?alamancı´ olduğumu bilirse beni kazıklar; Üçe vereceği malı beşe verir. Böyle durumlar benim başıma çok geldi.?
Allah Allah...!
Alamancıyı kazıklamak!
Ortada temeli yıllara dayanan bir olay ve güven problemi var.
Alamancı kardeşlerimizde biz ?kazıklanırız? korkusu var. Çoğu ticaret erbabına güvenmiyor. Güvenin olmadığı yerde sağlıklı bir ticaret olmaz.
Faturası da bana çıkıyor. Yok yere fırça yiyorum.
Bu yanlış algının üzerine gitmek lazım.
Bu yanlış algıyı düzeltelim ki piyasaya güven gelsin.
Şunu peşinen söyleyeyim algı böyle olsa da benim aracı olduğum hiç bir esnaf kardeşim kesinlikle ?kazıklama? haline gitmedi. Böyle bir durumu aklından bile geçirmedi. Bilakis hatırıma haddinden fazla indirim yaptı.
Lakin ortada sıkıntılı bir durum olduğu gerçek.
Kısa bir süre yurt dışında bulundum. Orada gurbetçilerimizle hasbıhal ettim.
Tamamının kötü bir ticaret hatırası var. Kimi parasını müteahhite kaptırmış, kimi kirasını alamamış, kimisinin parası buharlaşmış. Olumsuz hatıralar gırla gidiyor. Ben savunmaya geçtikçe eleştiriler üzerime üzerime geldi.
İnsan gördüğü iyiliği bir kişiye, gördüğü kötülüğü ise en az yedi kişiye anlatırmış.
Böyle bir altyapıyla tatile gelen gurbetçimiz alışverişinde ?acaba? diyor. Bir güven problemi yatıyor.
Zor olsa da bu yanlış algıyı düzeltmek ve tersine çevirmek lazım.
Hepimize görev düşüyor.
Güvenin olmadığı yerde ticaret de olmaz, huzurda olmaz, bereket de olmaz.
Herkes üzerine düşeni yapmalı.
Bu yazı da, şahsım adına, böyle bir zaruretten doğmuştur.