Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


KAZIN CÜCÜĞÜ GÜZÜN SAYILIR

KAZIN CÜCÜĞÜ GÜZÜN SAYILIR


“Bir Akşam Üstü Terme’de” programında başarılı sunucu-yapımcı  Mehmet Alp Güven bana sordu, “hocam, ‘kazın cücüğü güzün sayılır’ atasözü ne anlama geliyor’’ diye.

   Program esnasında kendimce bir şeyler söyledim. Gördüm ki bir zamanlar hayatımızda önemli bir yer tutan bu veciz söz kullanılmaya kullanılmaya unutulmaya yüz tutmuş. Yeni nesiller,  neredeyse hiç bilmiyor.

   Sadece bir söz deyip geçemeyiz. İçerisinde köklü bir mazi yatıyor. Bir kalemde silinip atılamayacak tecrübe birikimi var. Her atasözünün dayandığı bir gerçek anlam vardır. Mecazi anlam bu gerçek anlamın üzerine bina edilir. Gerçek anlam bilinmeden mecazi anlam anlaşılmaz. Gerçek anlam, bir binanın temeli gibidir.

   Gerçek anlam, hayatla, kültürle doğrudan irtibatlıdır. Tecrübeye dayalıdır. Bu atasözünü anlayabilmek için önemli bir kümes hayvanı olan “kaz’’ı ve kaz yetiştiriciliğini az buçuk bilmek gerekir. Kaz’ı hayatınızdan çıkarırsanız iş havada kalır. Atasözünü anlamlandıramamanızın temelinde biraz da bu sebepler yatıyor.

   Terme, sulak ve düzlük bir yer. Kaz yetiştiriciliği için oldukça müsait bir bölge. Çocukluğumda bizim köyde bu avantajı değerlendiren aileler vardı. Şimdilerde pek kalmadı. Elimizdeki bu değeri Kavak, Havza gibi ilçeler kapmış durumda. İş artık aile işletmeciliğinden büyük kaz çiftliklerine dönüşmüş durumda. Kaz yetiştiriciliğine dayalı “kaz tiridi” yemeği  ekonomik getirisi yüksek bir sektör haline geldi. İlçelerin tanıtımında en büyük unsur oldu. Kavak Belediyesi koca bir tesis kurmuş “Kaz Tiridi Evi” diye.

   Bu işler düne kadar yadırganıyordu. İnovasyon bu olsa gerek. Biz de o zaman “Ördek Tirit Evi” kuralım. Önce gülerler sonra benimserler, daha sonra da madalya verirler. Bu işler böyledir.

   Murat Sururî Özbülbül adlı bir yazar, bir yazısına bu başlığı koymuş ve atasözünün gerçek anlamını şöyle vermiş:

   “Kars’ta, kazın cücüğü güzün sayılır, diye bir laf vardır. Çünkü zaman içerisinde bu cücüklerin bir kısmını yel alır, bir kısmını sel alır, bir kısmını tilki kapar, bir kısmını komşu bahçelerinde oyun oynayan çocuklar kapar. O yüzden kazın cücüğü baharın sayılmaz, güzün sayılır” diyor.

   Görüldüğü üzere sözü açıklarken “Kars’ta” diye başlamış. Niye? Çünkü Kars’ın kazı meşhur, hatta en önemli geçim kaynağı. Anlaşılıyor ki bizim Terme’de böyle bir söz var diyebilmemiz için en az Kars kadar kaz yetiştiriciliğinde iddialı olmamız gerekir. Yoksa kazla birlikte atasözü de günlük hayatımızdan çeker gider.

   Kaz yetiştiriciliği zordur. Özel bir ihtimam ister. Kazın cücüğünü büyütebilmek için epey çaba sarf etmek gerekir. Bu işten anlayan bir arkadaşım, “ biz, kazın cücüklerini belli bir süre biberonla besliyoruz” dediğinde hayret etmiştim. Hala düşünüyorum doğru mu diye. Yoksa cücüklerin birçoğu telef olurmuş. Demek ki bu işler “saldım çayıra, Mevlam kayıra” demekle olmuyor.

   Bu sözün bir de mecazi anlamı var. Bir adam bir dükkân açar. Başlangıçta, müşterisi boldur, işleri iyidir, bol para kazanır, Allah daha versin, işler hep böyle gidecek sanır. İşlerin rayına oturması için uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Böyle durumlarda, güngörmüş kişiler işin evveline bakarak hemen karar vermezler, belli bir zamanın geçmesini beklerler. Sorduğumuzda “kazın cücüğü güzün sayılır” cevabını verirler.

   Her iş böyledir. Başlangıçlar hep güzeldir. Lakin her güzel başlangıç güzel bitmeyebilir, bitmiyor da. Keşke her güzel başlangıç güzel bitseydi. Öyle olsaydı olumsuzluklardan bahsetmezdik. Dünya cennet olurdu.

   Şüphesiz başlangıç önemlidir, ondan daha önemlisi sonuçtur. İtibar sonadır. Bilindiği üzere son gülen iyi güler. Baharda cücüğün bolluğuna bakarak aldanmayalım, güzü bekleyelim. Çünkü kazın cücüğü güzün sayılır.